Pazar, Mayıs 18, 2025

Tropikal Ormanları Korumaya Yönelik Yeni Küresel Fon Gerçekçi mi?

Brezilya’nın liderliğini yaptığı Tropical Forest Forever Facility (TFFF) adlı yeni fon, tropikal ormanların korunması amacıyla 125 milyar dolarlık bir kaynak yaratmayı hedefliyor.

Kasım 2025’te Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenecek olan COP30 İklim Zirvesi, yalnızca küresel iklim müzakereleri açısından değil, tropikal ormanların korunmasına yönelik şimdiye kadar görülmüş en iddialı finansman girişiminin tanıtımı açısından da tarihi bir dönüm noktası olabilir.

Doğal hâlini koruyan ormanlar; iklim dengesi, biyolojik çeşitlilik ve milyonlarca insanın geçim kaynakları açısından hayati öneme sahip. Ancak Wildlife Conservation Society’nin (WCS) araştırmalarına göre, dünya ormanlarının %25’i zaten yok olmuş durumda. Geriye kalan 4,3 milyar hektarın yalnızca %40’ı neredeyse bozulmamış halde; bunların da %30’undan azı resmî olarak korunuyor. İşte bu noktada TFFF devreye giriyor. Fon, tropikal ve subtropikal ormanlara sahip 76 ülkeyi hedefliyor. Amazon Havzası, Kongo Havzası ve Güneydoğu Asya gibi dünyanın oksijen deposu niteliğindeki bölgelerde, hâlihazırda düşük seviyede olan ormansızlaşmayı teşvik sistemiyle durdurmayı amaçlıyor.

tropikal orman
tropikal orman

Klasik Yöntemlerin Ötesine Geçen Bir Model

TFFF’nin farkı, yalnızca ormansızlaşmayı “önlemeye” değil, hali hazırda ormanlarını koruyan ülkeleri de ödüllendirmeye dayanması. Mevcut mekanizmalar – örneğin REDD+ – sadece karbon salımını engelleyen faaliyetlere odaklanıyor. Ancak bir ülke sıfır ormansızlaşma seviyesine ulaştığında bu mekanizmalardan maddi destek alma şansı ortadan kalkıyor. TFFF, bu açığı kapatıyor: Yıllık ormansızlaşma oranı %0,5’in altında olan ve bu oranı düşürmeye devam eden ülkeler, korunmuş her hektar orman için yılda 4 dolar alabilecek. Ancak ormansızlaşma yaşanması durumunda, kesilen her hektar için 400 ila 800 dolar ceza kesilecek. Bozulmuş alanlar için ise 100 dolar kesinti uygulanacak. Bu yapı sayesinde, yalnızca ödüllendirme değil, aynı zamanda caydırıcı bir “ceza” mekanizması da devreye girmiş oluyor. Bu çift yönlü teşvik yaklaşımı, sistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir yenilik olarak öne çıkıyor.

Yatırım Modeli ve Kaynak Yapısı

Fonun temel hedefi, 125 milyar dolarlık bir kaynak oluşturmak. Bunun ilk 25 milyar doları COP30’a kadar kamu ve özel bağışlarla toplanmaya çalışılacak. Geri kalan 100 milyar dolar ise finans piyasalarından ihraç edilecek tahvillerle sağlanacak. Yatırımlar “yeşil” ve “mavi” tahviller üzerinden, öncelikli olarak gelişmekte olan ülkelerde değerlendirilecek. Ancak burada kritik bir tartışma başlıyor: Gelişmekte olan ülkeler yüksek faiz oranlarıyla borçlanırken, gelişmiş ülkeler bu sistemden düşük riskli ve yüksek getirili yatırım fırsatları olarak faydalanabilecek. Bu çelişki, sistemin adaletli yapısını sorgulayan uzmanlar için önemli bir sorun alanı olarak öne çıkıyor.

Katılım Kriterleri ve Yerel Etki

Fona dahil olmak isteyen ülkelerin ormansızlaşma oranının küresel ortalamanın (%0,5) altında olması ve bu oranın azalma eğiliminde olması gerekiyor. Ayrıca başvuran ülkeler, kaynakların nasıl kullanılacağına dair plan sunmak ve yıllık izleme raporları hazırlamak zorunda. Fonun en önemli ilkelerinden biri, kaynakların en az %20’sinin yerli halklar ve geleneksel topluluklar yararına kullanılacak projelere ayrılması. Bu, ormanların korunmasında ön saflarda yer alan topluluklara doğrudan destek anlamına geliyor. TFFF’nin hayata geçmesi hâlinde, iklim değişikliğiyle mücadelede, biyolojik çeşitliliğin korunmasında ve yerel kalkınmada önemli bir rol oynaması bekleniyor. Ancak uzmanlar 4 dolar/ha’lık teşvik miktarının orman arazilerini tarım, madencilik gibi sektörlere kaptırmamak için yeterli olmayabileceğini belirtiyor. TFFF, herhangi bir uluslararası yükümlülüğe dayanmıyor; ancak Paris Anlaşması, Kunming-Montreal Biyoçeşitlilik Çerçevesi ve Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi gibi küresel hedeflere katkı sağlayabilecek potansiyele sahip.

İyi Niyetli Bir Deneme mi?

Carlos Rittl’in ifadesiyle COP30, TFFF’nin bir “hayal” olmaktan çıkıp tarihin en büyük orman koruma fonu hâline gelmesi için eşsiz bir fırsat. Ancak bu fırsatın hayata geçmesi, yalnızca fonun miktarıyla değil, kaynakların nasıl kullanıldığı, yönetişim ilkeleri, katılımcı ülkeler arasındaki denge ve yerel halkların sürece ne ölçüde dahil edileceğiyle de doğrudan ilişkili. Belki de ilk kez, tropikal ormanları korumak için küresel ölçekte bir sistem kuruluyor. Ama bu sistemin başarıya ulaşması, yalnızca fon yaratmakla değil, bu fonun adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir biçimde yönetilmesiyle mümkün olacak.

Kaynak: Wildlife Conservation Society

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...