COP (Conference of the Parties) zirveleri, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında düzenlenen ve iklim kriziyle mücadele için kritik öneme sahip uluslararası toplantılardır. Ancak bu zirvelerin doğa için gerçek bir faydası olup olmadığı tartışmalı bir konu. Artıları ve eksileriyle bir değerlendirelim.

Olumlu Etkileri
Küresel Farkındalık ve Taahhütler
COP zirveleri, iklim değişikliğini dünya gündeminde tutmada başarılı bir farkındalık yaratıyor. Örneğin, COP21’de (2015) imzalanan Paris Anlaşması 190’dan fazla ülkenin “karbon nötr” hedeflerini resmileştirdi.
COP28’de (2023) “Kayıp ve Zarar Fonu” oluşturulması, iklimden en çok etkilenen yoksul ülkelere finansal destek sağlamayı amaçladı.
IPCC raporları gibi bilimsel bulgular, bu zirvelerde somut politikalar için temel oluşturur. Örneğin, COP26’da “kömürün aşamalı azaltılması” kararı alındı (ne kadar zayıf olsa da).
Yerel ve Sivil Toplumun Güçlenmesi
STK’lar, yerel hareketler ve gençlik grupları, COP’larda seslerini duyurarak baskı unsuru olabiliyor. Greta Thunberg’in “Bla bla bla” eleştirisi bile iklim eylemsizliğini teşhir etti.
Eleştiriler ve Eksiklikler
Bağlayıcılığın Olmaması
COP kararları genellikle “gönüllü taahhütler” içerir. Örneğin, ülkelerin Ulusal Katkı Beyanları (NDC’ler) çoğu zaman 1.5°C hedefiyle uyumsuz.
COP28’de “fosil yakıtların aşamalı olarak azaltılması” ifadesi petrol devletleri tarafından sulandırıldı.
Finansman ve Adaletsizlik
Gelişmiş ülkelerin 2020’ye kadar yıllık 100 milyar dolar iklim finansmanı taahhüdü hâlâ tam olarak karşılanmadı.
Afrika ülkeleri gibi karbon ayak izi düşük olanlar, en ağır bedeli ödüyor ancak fonlara erişemiyor.
Yeşil Aklama (Greenwashing) Riskleri
COP28’in başkanlığını bir petrol şirketi CEO’sunun (Sultan Al Jaber) yapması, zirvenin fosil yakıt lobilerinin etkisinde olduğu eleştirilerine yol açtı.
Şirketler, “net sıfır” vaatleriyle dikkati gerçek eylemlerden uzaklaştırabiliyor.
COP’lar, diplomatik bir süreç olarak idealdir ancak acil eylem için yetersiz kalabilir. Gerçek değişim, bu zirvelerde alınan kararların ulusal düzeyde uygulanmasına bağlı.
Örneğin, Paris Anlaşması sonrası bazı ülkelerde yenilenebilir enerji yatırımları arttı, ancak küresel emisyonlar rekora koşmaya devam ediyor.
Kısacası, COP’lar araçlardan biri, ancak tek başına yeterli değil. Doğa için kalıcı fayda, ancak siyasi irade, adil geçiş ve sistemik değişimle mümkün.
