İzlanda’daki Stöng arkeolojik alanı, mimarlık ve arkeolojinin zarif birlikteliğiyle yeniden hayat buluyor. Sp(r)int Studio’nun yenilediği yapı, geçmişin izlerini geleceğe taşıyan mimari bir manifesto gibi.
1950’lerde inşa edilen bir koruma yapısı… Altında ise bin yılı aşkın geçmişe sahip Viking kalıntıları. İzlanda’nın derin vadilerinden birinde, Stöng adlı bu arkeolojik alanda mimarlıkla tarih bir kez daha buluşuyor. Sp(r)int Studio, hem bu eski ahşap yapıyı restore etti hem de onu çağdaş bir yaklaşımla dönüştürdü.
Studio, 2024 sonunda tamamladığı projeyi, İzlanda’nın tasarım festivali DesignMarch’ta görücüye çıkardı. Yeni yapı, gelecek ay halkın ziyaretine açılacak.

Vikinglerle Günümüz Arasında Bir Köprü
Stöng’daki uzun ev ve çiftlik kalıntıları, 1957 yılında inşa edilen basit bir ahşap yapı ile korunuyordu. Ancak zaman içinde bu yapı yıprandı, işlevini yitirdi. Sp(r)int Studio ise bu yıkımı bir fırsata çevirdi: hem yapıyı kurtardı hem de mekâna yeni bir anlam kazandırdı.
Stüdyonun kurucu ortağı Karl Kvaran, projeyi şöyle tanımlıyor:
“Amacımız gösterişten uzak ama güçlü bir etki yaratmaktı. Ziyaretçiye geçmişle samimi bir bağ kurma şansı veren bir yapı inşa ettik.” Yapının özgün iskeleti korunarak çelikle güçlendirildi. Üzerine ise ışığı filtreleyen polikarbonat çatı panelleri eklendi. Dış cephede kullanılan ladin ağacı çıtalar, yapıyı çevredeki doğal dokuya ustalıkla entegre ediyor.
İçeride Yüzen Bir Balkon, Dışarıda Sonsuz Vadi
Yeni eklenen dört metrelik uzantı, ziyaretçileri karşılayan bir giriş ve yükseltilmiş seyir platformu oluşturuyor. Yapının diğer ucuna yerleştirilen pencere ise vadiye ve kalıntılara açılan bir manzara sunuyor.
Ziyaretçiler içeri girdiklerinde, arkeolojik kazıların üzerinde asılı duran bir balkonla karşılaşıyor. Ne çok uzak ne çok yakın: tarihe saygılı, mesafeli ama hissedilebilir bir deneyim.
Mimarlık ve Arkeoloji El Ele
Bu dönüşüm yalnızca bir fiziksel yapı değil; aynı zamanda bir anlatı biçimi. DesignMarch festivalindeki sergi, sadece yeni yapıyı değil, bu alanın geçmişini ve kazı sürecini de yeniden gözler önüne seriyor.
“Mimarlık ile arkeoloji arasında kurduğumuz işbirliği, projenin kalbinde yer aldı,” diyor Kvaran. “Bu bağ, sadece estetik değil, aynı zamanda kültürel bir bilinç oluşturdu.”
Proje kapsamında ayrıca yeni bir yürüyüş yolu ve köprü de eklendi. Böylece ziyaretçiler Stöng’dan çevredeki diğer tarihî alanlara bağlanabiliyor.