Pazar, Temmuz 20, 2025

Yüzer Güneş Enerjisinde Yeni Model

Yüzer güneş enerjisi sistemleri yani su kütlelerinin üzerine kurulan güneş panelleri—kara üzerindeki sistemlere göre daha fazla elektrik üretebiliyor. Ancak bu yenilikçi teknolojinin artıları kadar eksileri de söz konusu…

Yüzen Güneş Enerji Sistemleri
Yüzen Güneş Enerji Sistemleri

Yeni bir araştırma, su yüzeyine yerleştirilen güneş panellerinin enerji potansiyelini ve çevresel etkilerini birlikte ele alan kapsamlı bir çerçeve sunuyor. 13 Haziran’da Cell Reports Sustainability dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada, ABD’nin kuzeydoğu bölgesine odaklanan araştırmacılar, yüzer güneş enerjisinin sağlayabileceği önemli enerji kazanımlarının yanı sıra, bu kazanımların ekolojik ve sosyal maliyetlerini de modelledi. Çalışma, yenilenebilir enerjiye geçişte sadece ekonomik değil, çevresel ve toplumsal verilerin de nasıl karar süreçlerine dahil edilebileceğine dair bir yol haritası sunuyor.

Çalışmanın ilk yazarı ve doktora sonrası araştırmacı Adam Gallaher, “Bu çalışmayla, yalnızca en ucuz ve en yüksek enerji potansiyeli sunan alanları değil; su kaynaklarının sosyal ve çevresel niteliklerini daha bütüncül şekilde değerlendirmek istedik.” diyor. Araştırma, yalnızca enerji üretim potansiyelini değil, aynı zamanda toplumlar, karar vericiler ve özel sektör için daha bilinçli yer seçimi kararları alınmasına olanak tanıyacak kapsamlı veriler de sunuyor.

Enerji Potansiyeli ve Dört Senaryo

Araştırmacılar, ilk olarak bölgedeki su kütlelerinin enerji altyapısına yakınlığını ve erişilebilirliğini inceledi. Sonuçta, kuzeydoğudaki mevcut su kütlelerinin %3,5’inin yüzer güneş enerjisi için uygun ve uygulanabilir olduğu belirlendi. Ardından dört farklı senaryo üzerinden enerji kazanımları modellendi:

  1. Tüm uygun su kütlelerinin kullanılması,
  2. İklim direnci ve biyoçeşitlilik açısından kritik olan alanların dışarıda bırakılması,
  3. Rekreasyonel kullanım alanlarına dokunulmaması,
  4. Hem biyoçeşitlilik hem de sosyal kullanım alanlarının korunması (ihtiyatlı model).

Tüm uygun alanların kullanılması durumunda, 2050 yılına kadar bölgenin güneş enerjisi ihtiyacının %25’i yüzer panellerle karşılanabiliyor. Bu da kara alanı kullanımını sıfırlama anlamına geliyor. Sadece sosyal ve çevresel açıdan hassas su alanlarının dışarıda bırakıldığı senaryoda ise, %5’lik bir katkı mümkün. Bu oran, mevcut kara üzerindeki güneş enerjisi katkısının yaklaşık iki katına (yüzde 194 artış) karşılık geliyor.

“Yüzde 5 kulağa küçük gelebilir, ama aslında büyük bir fark yaratıyor,” diyor çalışmanın kıdemli yazarı Steven Grodsky. “Bu, binlerce dönüm araziden tasarruf etmek ve daha az sosyal çatışma ile güneş enerjisi üretimini artırmak anlamına geliyor.”

Araştırma, Grodsky’nin yüzer güneş sistemlerinin çevresel etkileri üzerine yürüttüğü saha çalışmalarıyla da örtüşüyor. Yakın tarihli başka bir çalışmada, bu sistemlerin küçük göletlerde sera gazı emisyonlarını %27 oranında artırabildiği tespit edilmişti. Bu da, enerji kazanımları ile çevresel etkiler arasında denge kurmanın gerekliliğini ortaya koyuyor.

“Teknik Olarak Mümkün Olanla Sosyal Olarak Kabul Edilebilir Olan Aynı Değil”

Grodsky, yüzer güneş sistemlerinin sosyal kabulünü artırmanın yolunun da bu tür kapsamlı değerlendirmelerden geçtiğini belirtiyor. “İnsanlar manzaralarının bozulmasından, balıklar üzerindeki etkilerden ya da içme suyu kaynaklarının zarar göreceğinden endişe ediyor,” diyor. “Bu kaygılar modellerde dikkate alınmazsa, yalnızca teknik fizibiliteyle karar vermek karanlıkta yol almak gibi olur.”

Araştırmanın sağladığı veri temelli yaklaşımın, politika yapıcılar ve yatırımcılar için çoklu krizlerle mücadelede somut karar destekleri sunduğunu vurgulayan Gallaher, “Bu çalışmanın sunduğu çerçeve, sadece güneş enerjisi değil, diğer yenilenebilir teknolojiler için de uyarlanabilir,” diye ekliyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...