United Airlines’ın girişim kolu, önemli bir karbon dioksit giderme (CDR) girişimi olan Heirloom’a yatırım yaptı.
United Airlines, havacılığın karbon salınımını azaltmasına yardımcı olmak için doğrudan hava yakalama teknolojisine yatırım yapıyor. United Airlines’ın girişim sermayesi, atmosferden yakalanan karbonu, emisyonları dengelemek için veya sürdürülebilir havacılık yakıtı üretimi için hammadde olarak kullanma seçeneğine sahip. Anlaşma, taşıyıcıya yeni karbon salınımı azaltma ve gelir elde etme seçenekleri sunuyor.
United Airlines Ventures (UAV) ile Heirloom arasındaki anlaşma, boyutuyla dikkat çekici. Öyle ki anlaşma, startup’a yapılacak açıklanmamış bir yatırımı ve 500.000 ton karbon giderme satın alma seçeneğini içeriyor. Bu, giderme sektöründeki yeni bir oyuncu için önemli bir satın alma olabilir. Anlaşmanın yapısı da yenilikçi. Bu alandaki diğer anlaşmalar gibi, UAV, karbon dioksidi emisyonları dengelemek amacıyla depolayabilir veya CO2’yi sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) üretimi için hammadde olarak kullanabilir.
Heirloom’un ticarileştirme lideri Max Scholten, “İlk defa, karbon dioksit giderme ya da sürdürülebilir havacılık yakıtı üretimi sağlayan bir anlaşma yaptık.” diyor. “Bu, onlara iklim hedeflerine ulaşmak için esnek bir fırsat sunuyor.”
Karbon Döngüsü
Heirloom’un teknolojisi, karbon dioksidi atmosferden alıp onu kalsiyum hidroksit ve suyla reaksiyona sokarak kireç taşı üretiyor. CO2’yi serbest bırakmak için ısıtıldıktan sonra, kireç taşı tekrar kalsiyum hidroksite dönüşüyor ve süreç tekrarlanıyor. Şirketin ilk tesisi, 2023’te California, Tracy’de açıldı ve yılda 1.000 ton karbon dioksit yakalayabiliyor. Heirloom, Louisiana’da iki yeni tesis üzerinde çalışıyor ve bu tesisler tam kapasiteyle çalıştığında yıllık toplam 320.000 ton kapasiteye sahip olacak.
Tracy tesisinde, kireç taşından serbest bırakılan CO2 kalıcı olarak betona gömülür. UAV’nin alımları, Louisiana’daki tesisler tarafından sağlanacak ve bu tesisler, kalıcı jeolojik depolama seçeneği sunacak. Girişim kolu, depolanan karbona karşılık gelen bir miktar kredi alabilir veya karbon piyasalarında satabilir.
Eğer UAV, SAF üretmeye karar verirse, karbon dioksit, yenilenebilir enerji kullanan bir dizi kimyasal reaksiyonla SAF üretiminde kullanılacak. Atmosferden yakalanan karbonla üretilen SAF, yaşam döngüsü boyunca ham petrol türevi jet yakıtına göre çok daha az CO2 salar. Twelve ve Infinium gibi birkaç startup, “power-to-liquid” SAF teknolojileri geliştirdi. Scholten, Heirloom’un gelecekteki SAF çalışmaları için bir partner seçmediğini belirtti.
Fiyat Farkı
“Yakalanan karbonun nasıl kullanılacağına karar vermek, hangi seçeneğin daha karlı olduğu ile belirlenecek.” diyor UAV Genel Müdürü Andrew Chang. UAV, United tarafından öncülük edilmekte olup Air Canada, Google gibi diğer ortaklarla birlikte faaliyet gösteriyor. Yatırım, 200 milyon dolarlık Sürdürülebilir Uçuş Fonu’ndan yapılmış. Chang, Heirloom’a yatırılan miktarı açıklamasa da, fonun genellikle 5 milyon ile 15 milyon dolar arasında yatırım yaptığını belirtti. Heirloom’un son turu, Aralık ayında 150 milyon dolarlık bir Seri B yatırım turuydu.
Bugün kullanılan SAF’ın çoğu biyolojik kaynaklardan türetiliyor ve 2024’te küresel jet yakıtı üretiminin sadece %0.3’ünü oluşturuyor. Kaynağından bağımsız olarak, geleneksel seçeneğe göre çok daha pahalı. Örneğin, atık yemek yağıyla üretilen SAF, genellikle fosil jet yakıtının iki katı fiyatında, diyor Carbon Direct’ten biyoyakıt uzmanı John Dees. Power-to-liquid SAF’ın fiyat farkı ise beş kat daha fazla, diye ekliyor. Dees, şirketlerin bu teknolojiye neden yatırım yaptığını birkaç açıdan açıklıyor. Birincisi, CO2’nin giriş olarak kullanılması, sürecin “teorik olarak sınırsız bir hammadde” anlamına geliyor. Oysa biyokütle kullanıldığında, gıda üretimi ile rekabet etme potansiyeli bulunuyor. Ayrıca, power-to-liquid SAF, daha yeni bir teknoloji olduğu için “daha ucuz hale gelme potansiyeline sahip.