Bilim insanları insanları 9 saatlik bir ısı odasında test etti. Sonuçlar düşündürücü. Tehlikeli eşik kapıda!
2023 yazında, Kanada’daki Ottawa Üniversitesi’nde bir grup gönüllü, çelikten yapılmış özel bir odaya — yani bir “ısı odasına” — girdi. Amaçları, insan bedeninin aşırı sıcaklıklara dayanma sınırını ölçmekti. Üzerlerine yerleştirilen kalp atış monitörleri ve sıcaklık sensörleriyle birlikte, 42°C’ye ulaşan bir ortamda, giderek artan nem oranıyla 9 saat geçirdiler. Ortam o kadar sıcaktı ki, ciltleri su dolu bir bardağın dışı gibi buharla kaplandı. Birkaç saat sonra, vücut ısıları yükselmeye ve ısı onları adeta dıştan içe doğru “pişirmeye” başladı. Bu sıra dışı deneye liderlik eden isim, Harvard Halk Sağlığı Fakültesi’nde epidemiyoloji alanında doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapan Robert Meade. Ona göre, “Gezegende çok az insan bu tür sıcaklıkları yaşamış durumda.”
Tehlikeli Eşik: ‘Telafi Edilemeyen Isı Stresi’
Araştırmanın bulguları geçtiğimiz hafta PNAS adlı bilimsel dergide yayımlandı. Buna göre, insanların kendilerini terleyerek soğutamadığı sıcaklık eşiği, yani “telafi edilemeyen ısı stresi” bilim insanlarının daha önce düşündüğünden çok daha düşük. Bu eşik, nemli ortamlarda kullanılan “ıslak termometre sıcaklığı” (wet bulb temperature) ile ölçülüyor ve sadece 26°C ila 31°C aralığında. Robert Meade bu konuda, “Vücut bu noktada artık gelen ısı yükünü dengeleyemiyor,” diyor ve ekliyor, “İklim değişikliğiyle birlikte bu eşiğin tanımlanması her zamankinden daha kritik hale geldi.”
Daha önce bilim insanları, insanların ıslak termometre sıcaklığıyla 35°C’ye kadar dayanabileceğini varsayıyordu. Bu seviyenin sadece küresel ısınmanın 7°C’ye ulaşmasıyla mümkün olacağı düşünülüyordu. Ancak 2022’de yapılan bir çalışmayla, bu sınırın aslında 26°C gibi çok daha düşük bir noktada başladığı ortaya çıktı. Bu da, 2°C’lik bir küresel ısınma ile birlikte dünyanın büyük bölümünün insan yaşamı için riskli hale gelebileceğini gösteriyor.

9 Saatlik Gerçekçi Simülasyon
Yeni çalışma, bu ısı stresine dokuz saat boyunca maruz kalmanın etkilerini test eden ilk araştırma olma özelliğini taşıyor. Çoğu katılımcı bu süreyi tamamlayabilse de, araştırmacılar 10 saat sonunda ısı çarpmasının yaşanmasının neredeyse kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Biraz daha düşük sıcaklıklarda bile 35 saat içinde aynı sonuca ulaşmak mümkün. Isı stresinin sadece hava koşullarına değil, dış ortamda çalışmak, kronik rahatsızlıklar ya da klimaya erişim eksikliği gibi çevresel ve bireysel faktörlere bağlı olarak da ortaya çıkabileceği vurgulanıyor. Ayrıca, çalışma genç ve sağlıklı bireyler üzerinde yürütülmüş olsa da, yaşlı yetişkinlerin bu tür sıcaklıklara çok daha az dayanabildiği başka araştırmalarla kanıtlandı.
Columbia İklim Okulu’ndan Prof. Radley Horton’a göre, yaşlıların dolaşım sistemleri daha zayıf çalışıyor ve bu durum onları daha savunmasız hale getiriyor. Horton’un Şubat 2024’te Nature dergisinde yayımlanan çalışmasına göre, 2°C’lik küresel ısınma ile birlikte 60 yaş üstü bireyler için Dünya yüzeyinin üçte birinden fazlası yaşanamayacak kadar sıcak hale gelebilir. En büyük risk ise Orta Doğu, Batı Afrika ve Güneydoğu Asya gibi sıcak ve nemli bölgelerde.
Gerçek Tehdit: Şimdiden Başladı
Penn State Üniversitesi’nden araştırmacılar, küresel ısınmayı 2°C’nin altında tutmanın, bu ölümcül sıcaklık eşiğinin yaygınlaşma riskini neredeyse ortadan kaldıracağını belirtiyor. Ancak 2024 yılı itibarıyla dünya sıcaklığı ilk kez 1.5°C eşiğini aştı. Artan sıcaklıkların etkisi halihazırda ciddi boyutlarda: 1999–2023 yılları arasında sadece ABD’de sıcaklık kaynaklı ölümler yılda 1.000’den 2.000’e yükseldi. Aynı dönemde dünya genelinde yaklaşık 250.000 kişi sıcak hava dalgaları nedeniyle yaşamını yitirdi. 2023’te ise sadece Avrupa’da 47.000’den fazla kişi aşırı sıcaklardan hayatını kaybetti. En ağır etkilenenler ise Akdeniz ülkeleri oldu; çünkü bu bölge, gezegenin geri kalanından yüzde 20 daha hızlı ısınıyor.
Kaynak: PNAS