Fransa’da bir mahkeme, TotalEnergies’in “2050’de karbon nötr olma” ve “enerji geçişinde öncü rol oynama” iddialarını yanıltıcı buldu. Karar, şirketlerin sürdürülebilirlik söylemlerinde artık kelimelerin değil, eylemlerin değerlendirileceğini gösteriyor.

Fransa’da görülen bir dava, enerji devlerinin “yeşil” vaatlerine yönelik en çarpıcı yargı kararlarından birine dönüştü. Paris Adliyesi, TotalEnergies’in kamuoyuna duyurduğu iklim taahhütlerinin ve reklam kampanyalarının tüketicileri yanılttığına hükmetti. Şirketin “2050’de karbon nötrlüğü hedefliyoruz” ve “enerji geçişinde büyük bir oyuncuyuz” gibi ifadeleri, mahkeme tarafından “aldatıcı ticari uygulama” olarak değerlendirildi.
Kararın ardından TotalEnergies’e, bu ifadeleri web sitesinden kaldırma ve sayfalarında mahkeme kararını açık biçimde yayınlama zorunluluğu getirildi. Uyulmaması halinde şirkete günlük 10 000 euro ceza uygulanacak. Ayrıca, davayı açan çevre örgütlerine — Greenpeace France, Friends of the Earth France, Notre Affaire à Tous ve ClientEarth — tazminat ödenmesine karar verildi.
Bu dava, yeşil aklama (greenwashing) olarak bilinen, çevre dostu görünme çabalarının sınırlarını yeniden çiziyor. Artık bir enerji şirketinin “sürdürülebilir kalkınmayı stratejisinin merkezine koyduğunu” söylemesi yeterli değil; bu iddiaların somut verilerle ve şeffaf yatırımlarla desteklenmesi gerekiyor. TotalEnergies ise kararın sadece web sitesindeki genel beyanları kapsadığını, enerji ürünlerine ilişkin reklam kampanyalarını içermediğini belirtti. Ancak karar, Avrupa genelinde şirketlerin sürdürülebilirlik iletişimini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor.
Sürdürülebilirlik artık bir halkla ilişkiler meselesi değil; hesap verilebilirlik çağının tam ortasında. Mahkemeler bile, “yeşil” kelimelerin ardındaki gerçeği sormaya başladı. Ve bu soru giderek daha yüksek sesle yankılanıyor: Gerçekten kim çevre için ne yapıyor?
