Uzmanlara göre, şehirlerde yapılan tarım; açlıkla mücadele, gıda israfını azaltma ve kaynakları verimli kullanma konusunda büyük potansiyel taşıyor ancak enerji tüketimi bu konuda önemli bir engel…

Bir düşünelim… 2050’ye gelindiğinde dünya nüfusunun %70’i şehirlerde yaşayacak. Peki, bu kadar insanı beslemek için kentler sadece beton ve asfaltla mı yetinecek? Wageningen Üniversitesi ve Maastricht Üniversitesi’nden uzmanlar, bu soruya yanıt aramışlar. Agritecture’ın desteğiyle yapılan araştırma, “kentsel tarım”ın (mahalle bostanlarından yüksek teknolojili dikey çiftliklere kadar uzanan tüm üretim biçimlerinin) BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkısını değerlendirdi.
108 uzmandan alınan geri bildirimlere göre durum şöyle:
- %78’lik umut: Kentsel tarımın sürdürülebilirliğe katkı sağlayabileceğine inanılıyor.
- En güçlü katkılar: Açlıkla mücadele ve gıda sistemlerinin dayanıklılığı (SDG 2.4), gıda israfının azaltılması (SDG 12.3), kaynakların verimli kullanımı (SDG 12.2).
- Büyük engel: Yüksek teknoloji gerektiren yöntemlerde enerji tüketimi fazla olduğu için yenilenebilir enerji kullanımı hedeflerine (SDG 7.2) ulaşmakta zorlanılıyor.
Farklı kentsel tarım sistemlerinin katkıları da değişiyor:
- Seralar temel gıda üretiminde etkili.
- İç mekân çiftlikleri çevresel hedeflerde öne çıkıyor.
- Mahalle bostanları toplumsal bağları güçlendiriyor.
Araştırmacılar, hiçbir sürdürülebilir kalknma hedefinin 2030’a kadar tam olarak karşılanamayacağını vurguluyor. Bu da bir kez daha zaman, doğru politika ve kaynak gerektiğinin altını çiziyor.
