İngiliz OXCCU, çevre dostu jet yakıtını geliştirmek için çalışıyor. Şirketin yürüttüğü bu çalışma, yalnızca karbondioksit (CO₂) ve yeşil hidrojen kullanarak e-SAF (elektrik kaynaklı sürdürülebilir havacılık yakıtı) üretmeyi hedefliyor.
E-SAF, geleneksel jet yakıtlarına kıyasla karbon emisyonlarını %90’a kadar azaltabiliyor. Üstelik kullanılmış yağlar veya tartışmalı tarım ürünleri (örneğin soya, mısır veya hurma yağı) gibi hammadde ihtiyacı da yok. Bu yeni teknoloji, sürdürülebilir havacılık hedefleri doğrultusunda hem hükümetlerin hem de sektörün dikkatini çekmiş durumda. OXCCU’nun yatırımcıları arasında United Airlines, Suudi enerji devi Aramco ve İtalyan enerji şirketi Eni yer alıyor. Avrupa Birliği ve İngiltere de 2028’den itibaren e-SAF kullanımını zorunlu hale getiren düzenlemelerle sürece dahil oluyor.
Yüksek Maliyet, Düşük Erişim
Şimdilik e-SAF sadece gösterim uçuşlarında kullanılıyor. KLM, 2021’de Amsterdam-Madrid arasında %5 oranında SAF kullanırken, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri tamamı e-SAF ile çalışan ilk uçağı havalandırdı. Ancak üretim maliyetlerinin yüksekliği, bu yakıtın ticari havacılıkta yaygın kullanılmasının önündeki en büyük engel. Ayrıca, yeşil hidrojen üretimi için gereken yenilenebilir enerji miktarı oldukça yüksek. Bu durum, bazı çevre aktivistleri tarafından eleştiriliyor.
Possible adlı İngiltere merkezli iklim örgütünden Alethea Warrington, “Bu kadar büyük bir yenilenebilir enerji kapasitesini sadece e-yakıt üretimine ayırmak gerçekçi değil,” diyerek süreci kaynak israfı olarak değerlendirdi.
Alternatif Görüşler: Hem Uçuşu Azalt, Hem Yakıtı Temizle
Opportunity Green adlı çevre örgütünün yöneticisi Aoife O’Leary ise, “Evet, uçuş sayısındaki sürdürülemez artışı durdurmalıyız, ancak var olan uçuşları da karbonsuzlaştırmalıyız,” diyerek daha dengeli bir yaklaşımı savundu. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), hükümetlere fosil yakıtlara verilen sübvansiyonların bir kısmını yenilenebilir enerjiye ve e-SAF üretimine aktarma çağrısında bulundu.
Bitkisel SAF’ta Soru İşaretleri
Bitkisel bazlı SAF üretiminde kullanılan atık yağların gerçekten atık olup olmadığı da tartışma konusu. Özellikle Malezya gibi ülkelerde az kullanılan veya hiç kullanılmamış palm yağlarının “atık” olarak satıldığı iddiaları bulunuyor.
Bu durum, e-SAF üretiminin daha şeffaf ve güvenilir bir seçenek olabileceğini gösteriyor. Sentetik yakıt üretiminde, elektrikle sudan hidrojen elde ediliyor; bu hidrojen, sanayi kaynaklı CO₂ ile birleştirilerek jet yakıtı sentezleniyor. Bu yöntem, karbonun atmosfere salınmadan önce iki kez kullanıldığı “yarı döngüsel” bir sistem sunuyor.
AB’nin Yeni Havacılık Planı Yolda
Avrupa Komisyonu’nun önümüzdeki aylarda sürdürülebilir havacılıkla ilgili yeni bir plan açıklaması bekleniyor. Bu planın, uluslararası uçuşları Emisyon Ticaret Sistemi’ne (ETS) dahil ederek e-SAF yatırımlarını finanse etmesi umut ediliyor. Ancak sektörde bazı aktörler, Komisyon’un e-SAF hedeflerini gevşetmesini bekliyor. Transport & Environment adlı STK’ya göre, kurallara uymayan yakıt tedarikçilerine uygulanacak cezalar ton başına binlerce avroya ulaşabilir.

