Dünya genelinde kırsal bölgelerde gözlemlenen nüfus artışında en büyük pay uluslararası göçmenlere ait.
Birçok ülkede yaşanan düşük doğum oranları ve artan yaşlı nüfus, kırsal kesimlerde doğal nüfus azalmasına yol açarken, bu boşluğu dolduran en önemli unsur sınır ötesinden gelen göçmenler oldu. Son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda kırsal bölgeler, şehirlerden taşınan yerli halkın yanı sıra yurt dışından gelen bireylerin tercih ettiği yerleşim alanlarına dönüşüyor. Bu göç dalgası, tarım, hayvancılık, inşaat ve bakım hizmetleri gibi sektörlerde ciddi iş gücü açıklarını kapatmanın yanında, demografik dengeyi de yeniden kurmaya yardımcı oluyor.
Demografi uzmanları, birçok kırsal bölgede ölüm oranlarının doğum oranlarını geçtiğini ve bunun uzun vadede ciddi nüfus kayıplarına neden olabileceğini belirtiyor. Ancak göçmenlerin gelişi, bu eğilimi yavaşlatıyor veya tersine çevirebiliyor. Özellikle tarıma dayalı ekonomiye sahip kırsal alanlarda, göçmen nüfus kritik bir rol üstleniyor. Yerel genç nüfusun bu tür işlere yönelmek istememesi, iş gücü ihtiyacını göçmenlerin karşılamasına neden oluyor. Uzmanlara göre, bu durum sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal yapının korunması açısından da önemli.
Ancak bu gelişmenin tüm bölgelerde aynı şekilde yaşanmadığına dikkat çekiliyor. Kırsal bölgeler, coğrafi ve ekonomik farklılıklarına göre göçmen nüfustan farklı düzeylerde etkileniyor. Bu da her kırsal bölge için özel politikaların geliştirilmesini gerektiriyor. Küresel ölçekte, kırsal bölgelerin geleceği büyük ölçüde uluslararası göçün yönüne ve bu göçü karşılayacak altyapı ve entegrasyon politikalarına bağlı olarak şekillenmeye devam edecek gibi görünüyor.