Çiçekler, doğanın döngüsünde sadece estetik bir unsur değil, aynı zamanda ekosistemlerin vazgeçilmez bir parçası. Sürdürülebilirlik kavramının giderek önem kazandığı günümüzde, çiçeklerin bu rolü sanatçıların da dikkatini çekmişe beziyor. Londra’daki yeni bir sergi, çiçeklerin doğal güzelliğinin yanı sıra, ekolojik dengeye olan katkısını ve insan-doğa ilişkisini farklı perspektiflerden ele alıyor.
Victoria döneminde, birine sağ elinizle buket sunmak sözsüz bir “evet” anlamına gelirken, sarı bir karanfil bir hayranı reddederdi. Benzer şekilde sanat tarihinde, solan çiçekler bir memento mori olarak ölümün kaçınılmazlığını hatırlatırken, Van Gogh için ayçiçekleri minnettarlığın mükemmel bir temsilcisiydi. Önümüzdeki ay Londra’da Saatchi Galerisi’nde açılacak devasa bir sergi, çiçeklerin insan yaşamında ve yaratıcılığında nasıl her yerde bulunan bir varlık haline geldiğini araştıran geniş bir eser repertuvarını bir araya getiriyor. “Çiçekler: Çağdaş Sanat ve Kültürde Flora” adlı sergi, binlerce yılı kapsayan zengin bir manzara yaratmak için 500’den fazla fotoğraf, enstalasyon, heykel, arşiv parçası ve diğer nesneleri bir araya getiriyor.

Serginin merkezinde, Rebecca Louise Law’ın 100.000’den fazla kurutulmuş çiçekten oluşan geniş ve sürükleyici bir eseri yer alıyor. Daha küçük parçalar arasında Xuebing Du’nun doğal ışıkta çiçeklerin eterik fotoğrafları, VOYDER’in çizgili buhar yüklü kompozisyonları ve Faye Bridgewater’ın yemyeşil, canlı bahçeleri yer alıyor. Londra’da baharı müjdelemek için zamanında açılan “Çiçekler” sergisi, 12 Şubat’tan 5 Mayıs’a kadar ziyarete açık olacak.
Kaynak: Colossal
