Birleşmiş Milletler destekli banka sektöründeki koalisyonlardan biri olan Net Zero Banking Alliance (NZBA), operasyonlarını derhal durduracağını ve üye temelli bir birlik olarak yapılandırma sisteminden vazgeçeceğini açıkladı.

Birlik, kurulduğunda oldukça iddialıydı. Üyeleri, hem kendi operasyonlarında hem de finanse ettikleri projelerde karbon emisyonlarını 2050’ye kadar sıfırlama sözü vermişti. Amaç, küresel finans sistemini iklim kriziyle mücadelede bir kaldıraç haline getirmekti. Kâğıt üzerinde güçlü görünüyordu: 140’tan fazla banka, toplamda 74 trilyon doları aşan bir varlık büyüklüğüyle “yeşil dönüşüm”ün finansal omurgasını oluşturuyordu.
Peki ne oldu da bu dev yapı çöktü?
Aslında çöküş bir günde gelmedi. Önce ABD’deki bazı siyasetçilerin “iklim odaklı birliklerin serbest piyasa ilkeleriyle çeliştiği” yönündeki baskıları başladı. Ardından, Goldman Sachs ve Barclays gibi küresel devler, koalisyondan birer birer ayrıldı. Her biri farklı gerekçeler sundu ama ortak bir nokta vardı: Zorlayıcı taahhütler, karmaşık politik ortamda sürdürülebilirliğini yitiriyordu.
Sonunda, NZBA üyeleri “birlik olarak devam etmek yerine, gönüllü bir rehber çerçeve” oluşturma kararı aldı. Yani resmî olarak kapandı, ama ardında bir miras bıraktı: Guidance for Climate Target Setting for Banks — bankaların iklim hedefleri belirlemesi için referans niteliğinde bir rehber. Bu belge, finans sektöründe net-sıfır yaklaşımının tamamen ortadan kalkmadığını, sadece biçim değiştirdiğini gösteriyor.
Kapanış açıklamasında sözcü, “Bu karar geri adım gibi görünebilir ama aslında daha kapsayıcı ve uygulanabilir bir yaklaşımın önünü açıyor” dedi. EY’nin sürdürülebilir finans liderlerinden Gill Lofts ise bu dönüşümü “bilimsel, ekonomik ve politik gerçeklerle yüzleşen bir yeniden yapılanma” olarak yorumladı.
Bugün geldiğimiz noktada, NZBA’nın dağılması hem bir uyarı hem bir fırsat. Uyarı, çünkü sürdürülebilir finansın yalnızca iyi niyetli taahhütlerle yürüyemeyeceğini, güçlü politik ve kurumsal altyapıya ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Fırsat, çünkü bu dağılma, bankaların yeşil dönüşüm hedeflerini dış baskılardan bağımsız, kendi stratejik öncelikleriyle yeniden tanımlaması için bir alan açıyor.
