1–12 Aralık’ta Kenya’nın başkenti Nairobi’de düzenlenen 7. BM Çevre Meclisi, iklim, biyolojik çeşitlilik ve kirlilik krizini tek masada topluyor. Döngüsel ekonomi, kentler ve doğa temelli çözümler üzerinden yürüyen tartışmalar, Türkiye’deki şehirlerin ve iş dünyasının yarın karşılaşacağı kuralları da bugünden şekillendiriyor.

7. BM Çevre Meclisi için Aralık’ın başında Nairobi’ye inen her delegenin kafasında aynı soru var aslında: “Bu gezegende böyle yaşamaya ne kadar daha devam edebiliriz?” Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın en üst karar organı olan 7. BM Çevre Meclisi (UNEA-7), bu soruya yanıt arayan 193 ülkeyi aynı kampüste, UNEP’in Nairobi’deki Gigiri yerleşkesinde buluşturuyor. İlk hafta teknik heyetler taslak metinlerle boğuşuyor, ikinci hafta ise siyasilerin vereceği mesajlar ve pazarlıklar öne çıkıyor.
Dayanıklı Gezegen?
Bu yılın teması, tonda da net bir değişimi işaret ediyor: “Dayanıklı bir gezegen için sürdürülebilir çözümleri ilerletmek.” Yani sadece riskleri, tehditleri, “felaket senaryolarını” konuşmak değil; işe yarayan çözümleri büyütmek, yaymak, finanse etmek ve gerçek hayata indirmek. İklim krizi, türlerin yok oluşu ve kirlilik artık ayrı dosyalar değil; aynı masanın üç bacağı olarak görülüyor.

Gündemin odağında doğa temelli çözümler, ormanlar ve arazi kullanımı; döngüsel ekonomi; kimyasallar ve atıklar; şehirler ve altyapı yatırımları var. Plastik atıkların nereye gittiğinden, sanayide kullanılan kimyasalların izlenmesine; madenciliğin doğa üzerindeki etkisinden yeni konut alanlarının nasıl planlanacağına kadar çok sayıda “teknik” konu, Nairobi’de alınacak kararlarla siyasi ağırlık kazanacak. Bugün bir yatırımın, yeni bir fabrikanın, hatta bir mahallenin tasarımını etkileyen çevresel standartların önemli kısmı, işte bu tip toplantılarda şekilleniyor.
Türkiye açısından baktığımızda, Nairobi’deki satır araları oldukça tanıdık: iklim yasası hazırlıkları, sanayide karbonsuzlaşma, atık yönetimi ve geri dönüşüm, kimyasallar mevzuatı, hızla büyüyen şehirlerde konut ve altyapı baskısı… UNEA-7’den çıkacak kararlar ve siyasi mesajlar, bu başlıkların ne kadar hızla ve hangi yönde evrileceğine dair güçlü bir sinyal taşıyacak gibi.
