Dünyanın önde gelen konaklama şirketlerinden Marriott International, birçok küresel şirketin siyasi baskılar nedeniyle çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) çalışmalarını geri çektiği bir dönemde, bu ilkelerin şirket kültürünün vazgeçilmez bir parçası olduğunu ilan ederek dikkat çekti.
Marriott, 2025 Great Place to Work For All Zirvesi’nde yaptığı açıklamada, DEI politikalarının şirketin 98 yıllık mirasının temel yapı taşlarından biri olduğunu vurguladı. Şirketin CEO’su Anthony Capuano, “98 yıl boyunca bazı temel gerçekler hep sabit kaldı: Otellerimize herkesi davet ederiz ve herkes için fırsatlar yaratırız. Bu bizim kim olduğumuzu tanımlar” ifadelerini kullandı.
Siyasi Baskılara Karşı Net Duruş
ABD’de eski Başkan Donald Trump döneminde federal kurumlar ve yükleniciler için DEI programlarına yönelik kısıtlamalar getirilmesi, özel sektörde de bu alana yönelik baskıları artırmıştı. Ancak Marriott, siyasi rüzgârlara kapılmadan, “herkes için fırsat” ilkesini sürdürmekte kararlı. Şirketin mesajı sadece kamuoyuna değil, çalışanlarına ve iş ortaklarına da güçlü bir sinyal verdi: DEI, Marriott’un DNA’sında yer alıyor ve bu değerler değiştirilemez.
Şirketin DEI’ye bağlılığını kamuoyuna yeniden duyurmasının ardından 24 saat içinde CEO Anthony Capuano’ya dünya genelinden 40 binden fazla çalışan mesaj göndererek desteklerini ifade etti ve kişisel hikâyelerini paylaştı. Bu yoğun geri dönüş, Marriott’un kapsayıcı kültürünün çalışanlar üzerinde yarattığı derin etkiyi gözler önüne serdi. Marriott, yüzde 90’lık çalışan bağlılığı oranıyla konaklama sektörünün ortalaması olan yüzde 57’nin çok üzerinde performans gösteriyor. 800 bini aşkın çalışanıyla şirket, 2025 yılında Fortune’un “Çalışılacak En İyi Şirketler” listesinde 8. sırada yer aldı.
DEI, İş Yapış Biçiminin Temel Unsuru
Forbes dergisine göre Marriott, DEI’yi sadece bir sosyal sorumluluk girişimi değil, kurumsal altyapının ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırıyor. Bu yaklaşım; şirket kültürü, operasyonel tutarlılık ve performans açısından sürdürülebilir faydalar sağlıyor. Great Place to Work verileri de bu yaklaşımı destekliyor: Yüksek çalışan güvenine sahip şirketler, rakiplerinden neredeyse dört kat daha iyi performans gösteriyor ve borsa getirileri de ortalamanın üzerinde seyrediyor. Great Place to Work CEO’su Michael C. Bush, “En iyi 100 şirket, çalışan güvenini tüm iş süreçlerine yansıtan güçlü temeller üzerine inşa edilmiştir. Bu şirketler, çalışan deneyiminde süreklilik sağladıkları için daha verimli, kârlı ve sağlıklı kurumlardır” dedi.
Sosyal Sürdürülebilirliğin Öncüsü
Marriott’un DEI politikaları, ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) kriterleri kapsamında genellikle geri planda kalan sosyal sürdürülebilirliğin de güçlü bir örneğini sunuyor. Şirketin kapsayıcı uygulamaları, hem çalışan refahını artırıyor hem de hizmet kalitesi, inovasyon ve kurumsal dayanıklılık gibi alanlarda katkı sağlıyor. Delta, Cisco gibi şirketlerle birlikte hareket eden Marriott, insan odaklı yönetimin hem etik hem de ticari açıdan doğru bir strateji olduğunu ortaya koyuyor. Sosyal konular hakkında sessizliğin yaygınlaştığı bir dönemde Marriott’un net tutumu, sektör genelinde örnek teşkil ediyor.