İklim değişikliği, artık sadece çevresel değil, doğrudan ekonomik bir tehdit olarak şirketlerin gündeminde yer alıyor. Peki, şirketiniz bu dönüşüme ne kadar hazır?

Aşırı hava olayları, kuraklık, sel, yangın gibi felaketlerin yanı sıra karbon düzenlemeleri, tüketici beklentilerindeki değişim ve tedarik zincirlerindeki kırılganlıklar, işletmelerin faaliyetlerini doğrudan etkiliyor. Bu gelişmeler, şirketlerin iklim risklerine karşı dayanıklılığını artırmak için somut ve uygulanabilir stratejilere yönelmesini zorunlu kılıyor.
Bu konuda adım atan şirketlerden biri olan Arçelik, iklim risklerini iş süreçlerinin merkezine alarak dikkat çekici bir dönüşüm örneği sunuyor. Şirket, üretim tesislerinde enerji verimliliğini artırmak ve karbon emisyonlarını azaltmak için yenilenebilir enerji yatırımlarına öncelik veriyor. Ayrıca tedarik zincirindeki kırılgan halkaları belirleyerek daha esnek ve yerel tedarik çözümleri geliştiriyor. Bu yaklaşım, sadece operasyonel güvenliği değil, aynı zamanda maliyet avantajını da beraberinde getiriyor.
İklim riskleriyle mücadelede finansal araçların rolü de her geçen gün artıyor. Bazı şirketler, olası afet senaryolarına karşı sigorta çözümlerini yeniden yapılandırırken, bazıları da iklim risklerini yatırım kararlarında önceliklendirmeye başladı. Özellikle uluslararası yatırımcıların sürdürülebilirlik kriterlerine daha fazla önem vermesi, firmaların bu alandaki şeffaflığını artırıyor. Arçelik gibi bazı firmalar, sürdürülebilirlik raporlarında sadece çevresel verileri değil, iklim senaryolarına karşı nasıl konumlandıklarını da paylaşıyor.
Kurumsal Kültür Etkisi
Kurumsal kültürün ve liderliğin bu dönüşümdeki etkisi ise göz ardı edilemez. İklim risklerine karşı hazırlıklı olmanın yolu, sadece teknik çözümlerden değil, aynı zamanda şirket içinde iklim bilincini yaygınlaştırmaktan geçiyor. Arçelik’in çalışanlarına yönelik çevresel farkındalık eğitimleri, bu alanda örnek teşkil ediyor. Bu sayede alınan önlemler sadece kâğıt üzerinde kalmıyor, günlük iş yapış biçimlerine de yansıyor.
İklim krizine karşı proaktif davranan şirketler, hem riskleri azaltıyor hem de yeni iş fırsatlarına kapı aralıyor. Çünkü artık iklim duyarlılığı, bir itibar meselesi olmanın ötesine geçti; işin sürdürülebilirliğiyle doğrudan ilgili bir gereklilik haline geldi. Geriye kalan soru şu: Şirketiniz bu dönüşüme ne kadar hazır?