Yapılan araştırmalar, iklim değişikliği ile iş yerinde ve evde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin artışı arasında da bir bağlantı olduğunu ortaya koyuyor.
2015 Paris İklim Anlaşması kapsamında, hükümetlere iklim değişikliğiyle mücadelede toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi konularını göz önünde bulundurmaları çağrısı yapıldı. Ancak ilerleme yavaş oldu ve aktivistler, kadınların iklim müzakerelerinde daha fazla temsil edilmesini ve fonlara daha kolay erişim sağlamasını talep ediyor. Peki, iklim değişikliği toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti nasıl etkiliyor ve ülkeler bu konuda ne yapabilir?
Aşırı sıcak hava kadınları nasıl etkiliyor?
Avrupa, Asya ve Avustralya’da yapılan çalışmalar, sıcak hava dalgaları sırasında ve sonrasında aile içi şiddetin arttığını gösterdi. Aşırı sıcak hava, stresi, sinirliliği ve saldırganlığı artırabiliyor ve insanları daha uzun süre evde kalmaya zorlayarak kadınlara yönelik şiddetin artmasına neden olabiliyor. Hindistan, Pakistan ve Nepal’de 194.800’den fazla kadın ve kızı kapsayan bir araştırma, yıllık ortalama sıcaklıktaki 1 derecelik artışın, aile içi şiddette %6’dan fazla bir artışla bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Aşırı sıcaklar ayrıca kadınların çalışma koşullarını da etkileyerek onları işverenlerinden gelebilecek daha fazla şiddete maruz bırakabiliyor. Örneğin Bangladeş’te, aşırı sıcak altında çalışan tekstil işçileri baş ağrısı, yorgunluk ve mide bulantısı yaşarken, çalışma tempoları yavaşladığında yöneticiler tarafından taciz ve kötü muamele riskiyle karşı karşıya kalıyorlar.

Diğer hava olayları kadınlara yönelik şiddeti artırıyor mu?
Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacılara göre, fırtınalar ve kasırgalar gibi aşırı hava olayları ekonomik istikrarsızlığı artırabiliyor, kaynaklara ve sağlık hizmetlerine erişimi engelleyebiliyor ve hukuk sisteminde aksamalara yol açarak kadınları daha fazla şiddet riskiyle karşı karşıya bırakabiliyor. Araştırmaya göre, iklim değişikliğine bağlı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, fiziksel yaralanmalara, istenmeyen gebeliklere, HIV veya diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara maruz kalmaya, doğurganlık sorunlarına ve içselleştirilmiş damgalanma ile ruh sağlığı sorunlarına yol açabiliyor.
Kenya’da 2021 yılında yapılan bir araştırma, aşırı hava olaylarının yaşandığı bölgelerde kadınların eşlerinden şiddet görme olasılığının %60 daha fazla olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, kadınlar özellikle tarım sektöründe çalışan partnerleri tarafından şiddete maruz kalma riski taşıyor. Çünkü tarım, aşırı hava olaylarından en çok etkilenen sektörlerden biri. Düşen gelir ve kötü hasatlar nedeniyle yaşanan gıda güvensizliği, haneler üzerinde baskıyı artırarak şiddeti tetikleyebilir. Özellikle kadınlar ek iş yapmaya başladığında veya su ve yiyecek bulmak için daha fazla zaman harcadığında ev işlerini aksattıkları düşünüldüğünde, şiddet riski daha da artıyor.
İklim değişikliği kadınlara başka nasıl zarar veriyor?
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, silahlı gruplar, suya erişim sağlamak için uzun mesafeler kat etmek zorunda kalan kadınları kaçırarak tecavüze maruz bırakıyor. Kadınlar ayrıca, gıda satıcıları veya çiftçiler tarafından yiyecek karşılığında cinsel ilişkiye zorlandıklarını bildiriyor. Seller ve kasırgalar gibi doğal afetler ile uzun süreli kuraklıklar sonucunda, ekonomik güvensizlik yaşayan aileler kız çocuklarını erken yaşta veya zorla evlendirmeye yöneliyor. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN), kadın çevre aktivistlerine yönelik şiddetin de arttığını belirtiyor.
Birleşmiş Milletler’in bir raporuna göre, yerli kadınlar arazi hakları konusunda daha fazla güvensizlik yaşıyor ve toprak gaspçıları tarafından şiddet ve zorbalıkla karşı karşıya kalıyor.
Kaynak: Context