Helsinki Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırma, tarım alanlarında kullanılan pestisitlerin hedef dışı canlı türleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini ortaya koydu. Ancak bu etkilerin, kullanılan kimyasalın türüne göre büyük farklılıklar gösterdiği tespit edildi.
Biyoçeşitlilik kaybının en büyük nedenlerinden biri olan yoğun tarım, yalnızca habitat kaybı ve parçalanmasıyla değil, aynı zamanda pestisit kullanımıyla da doğaya zarar veriyor. Son yapılan araştırmada, tarım alanlarında yaygın olarak yaşayan Glanville fritillary isimli kelebek türü incelendi. Araştırmanın amacı, larva döneminde kısa süreli pestisit maruziyetinin büyüme hızı ve yetişkin kelebeklerin üreme başarısı üzerindeki etkilerini belirlemekti. Araştırmada bir fungisit (mantar ilacı), bir herbisit (yabancı ot ilacı) ve bu iki kimyasalın karışımı test edildi. Özellikle fungisitin, larvalarda ölüm oranını artırdığı ve kısa süreli maruziyetten sonra bile gelişimi yavaşlattığı görüldü. İki maddenin karışımı, fungisitin olumsuz etkilerini bir miktar azaltırken, larvaların gelişimi yine de kontrol grubuna kıyasla yavaş kaldı. Ayrıca bu karışım, yetişkin kelebeklerin üreme kapasitesini de olumsuz etkiledi.

Biyolojik ve Çevresel Bilimler Fakültesi’nden Doktora Araştırmacısı Ulla Riihimäki, “Pestisitler tarımda yaygın olarak kullanılıyor ve sürekli yeni ürünler piyasaya çıkıyor. Çevresel düzenlemeler ve laboratuvar testlerine rağmen, doğada yaşayan hedef dışı türler üzerindeki etkileri hakkında hâlâ çok az şey biliyoruz,” ifadelerini kullandı.
Doğadaki kalıntılar sistematik olarak izlenmiyor
Araştırmacılar, farklı pestisit türlerinin hedef dışı canlılar üzerinde çok çeşitli tepkilere yol açabileceğini vurguluyor. Riihimäki, “Doğadaki pestisit miktarları daha yakından izlenmeli ve yaban hayatı üzerindeki potansiyel etkileri daha ayrıntılı incelenmeli. AB mevzuatı, su kaynaklarını korumaya odaklanmanın yanı sıra karasal yaban hayatını da daha fazla dikkate almalı,” dedi.
Makalenin yazarlarından Ziraat ve Orman Bilimleri Doktoru Lotta Kaila ise şu değerlendirmede bulundu: “Pestisit kullanımı sıkı şekilde düzenlenmiş durumda ve yeni maddelerin onaylanması öncesinde risk değerlendirmesi yapılması gerekiyor. Gıda ve su kaynaklarındaki kalıntılar izleniyor, ancak doğada bulunan kalıntılar sistematik olarak takip edilmiyor. Bu da farklı hayvan türlerinin maruz kaldığı miktarların tahmin edilmesini zorlaştırıyor.”
Çalışmayı yürüten araştırma grubunun başındaki Helsinki Üniversitesi Profesörü Marjo Saastamoinen ise “Biyoçeşitliliği korumak ve pestisit kullanımının hedef dışı canlılara zarar vermesini önlemek için daha fazla araştırmaya ve daha yakından izlemeye ihtiyaç var,” dedi.