Enerji bakanları gelecekteki şebeke gelişimine ilişkin pozisyonlarını belirlerken enerji sektörü, GSYİH’nin %0.4’üne eş değer bir kaynağın elektrik dağıtım sistemlerinin iyileştirilmesine aktarılmaması halinde Avrupa’nın enerji dönüşümünün ve AB’nin ‘net sıfır’ emisyona ulaşma hedefinin riske girebileceği uyarısında bulundu.
Enerji bakanlarının önümüzdeki hafta Avrupa Komisyonu’nu Avrupa’nın elektrik şebekesinin geliştirilmesini teşvik etmeye çağırması beklenirken, elektrik endüstrisi yerel dağıtım şebekelerine yapılacak yıllık yatırımın iki katına çıkarak 67 milyar Euro’ya ulaşması gerektiği, aksi takdirde enerji dönüşümünün tehlikeye gireceği uyarısında bulundu.
Ticaret birliği Eurelectric, 22 Mayıs Çarşamba günü Yunanistan’daki yıllık konferansı sırasında yayınladığı bir raporda, Avrupa’nın fosil yakıtlardan uzaklaşmasının ve net sıfır hedefinin tehlikede olduğu sonucuna vardı.
Grubun iddiasına göre, dağıtım şebekelerinin güçlendirilmesi için AB’nin yıllık ekonomik çıktısının (GSYİH) %0,4’üne eş değer bir yatırım yapılmadığı takdirde, güneş enerjisi ve karadaki rüzgâr enerjisi gibi gerekli büyük hacimli yeni yenilenebilir üretim kapasitesini entegre etmek imkânsız olacaktır.
Eurelectric’in başkanı Leonhard Birnbaum, haberin yayınlandığı gün yaptığı açıklamada, yatırımcıların enerji dönüşümü yapbozunun bu parçasını desteklemenin kendi çıkarlarına olduğuna ikna edilebilmeleri halinde, paranın büyük kısmının sermaye piyasalarından geleceğini savundu.
Ancak bunun gerçekleşmesi için düzenleyici ortamın bu tür uzun vadeli yatırımlara elverişli olması gerektiğini söyledi. “Yeterli getiri sunan düzenlenmiş bir işse iyi bir anlaşma – paranın çoğu sonunda şebeke ücretlerinden gelecek.”

Ancak kamu parasına da ihtiyaç duyulabileceğini kabul etti. Birnbaum, AB’nin yedi yıllık trilyon Euro’luk bütçesine atıfta bulunarak, “Önümüzde çok yıllı mali çerçeve müzakereleri var,” dedi. “Dağıtım için de hedefe yönelik destek gerekebilir ve nerede sübvansiyon sağlamanın mantıklı olabileceğini dikkatle düşünmeliyiz.”
Dağıtım şebekeleri – bölgeleri, üye devletleri ve birkaç komşuyu birbirine bağlayan yüksek voltajlı iletim ağından farklı olarak – ülkeler arası elektrik hatlarının sonundan yayılır ve trafo merkezleri aracılığıyla evlere ve iş yerlerine ve giderek artan bir şekilde elektrikli araç şarj noktalarına yönlendirilir.
Aynı zamanda Alman elektrik devi E.On’un CEO’su olan Birnbaum, bunların düzenlenmesinin büyük ölçüde ulusal makamların işi olduğunu ancak bunun Brüksel’den gelecek siyasi sinyallerin önemsiz olduğu anlamına gelmediğini söyledi. Enerji bakanlarının ‘sürdürülebilir elektrik şebekesi altyapısının geliştirilmesi’ konulu AB Konseyi kararlarını kabul edecekleri 30 Mayıs’ta güçlü bir siyasi sinyal bekleniyor.
Diplomatlar, Eurelectric’in raporunu yayınladığı gün kapalı bir toplantıda bağlayıcı olmayan bildirinin taslak metni üzerinde anlaşmaya varırken, enerji bakanları Nisan ayı ortasında Brüksel’de düzenlenen gayriresmi bir zirvede tartışmayı başlatmışlardı.
Görüş belgesinin metni kabul edilmeden önce olası değişikliklere tabi olsa da, daha önce sızdırılan taslaklar, hükümetlerin yerelleştirilmiş şebeke gelişiminin planlanması için AB düzeyinde güçlendirilmiş bir çerçevenin yanı sıra daha fazla şeffaflık ve bağımsız gözetim ihtiyacı konusunda hemfikir olduklarını gösteriyordu.
Birnbaum, bakanların sonunda üzerinde uzlaşacakları ifadeden ziyade Avrupa Komisyonu’na ve daha da önemlisi ulusal makamlara gönderecekleri mesajdan endişe duyduğunu söyledi.
“Siyasi sinyal son derece önemli,” diyerek hükümetler arası bildirinin Komisyon’un Kasım ayında yayınladığı ‘şebekeler için eylem planının ivmesini arttıracağını belirtti.
AB yürütme organı o dönemde iletim kapasitesinin hedeflenen iki katına çıkarılması ve yaklaşık beşte ikisi 40 yaşın üzerinde olan dağıtım altyapısının iyileştirilmesi için sadece 2030 yılına kadar 584 milyar Euro yatırım yapılması gerektiğini söyledi.
Birnbaum, “Konsey ve Komisyon’un harika bir eylem planına sahip olması ve Konsey’in bunu şimdiden tartışıyor olması bile bence ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır.” dedi.
Risk, AB’nin karbonsuzlaştırma hedefleri doğrultusunda (2030 yılına kadar yenilenebilir enerjinin %42,5’lik payı ve %55’lik emisyon azaltımı) ilave yenilenebilir enerji altyapısı kurmanın mevcut şebekeleri aşırı yükleyebilecek olmasıdır. Birnbaum, bu durumun şebekeyi genişletmekten daha maliyetli olabileceğini, örneğin kapanmak zorunda kalan yenilenebilir enerji üreticilerine kesinti ücreti ödemek gibi…
Dahası, bazı bölgelerdeki darboğazlar – Birnbaum İngiltere ve Hollanda’dan bahsetti – rüzgar çiftliklerinin dağıtım şebekesine bağlanmasında gecikmelere yol açıyor. “Eğer şebeke gelişime ayak uyduramazsa, bu sadece gelişimin durması anlamına gelir – çünkü artık hiçbir şeyi bağlamak mantıklı değildir.” dedi.
E.On CEO’su, artan sayıda elektrikli otomobilin şebekeyi boğabileceği yönündeki endişelerini sık sık dile getirmesine rağmen talep tarafı konusunda daha az endişeli. “Aslında, e-mobilite, çift yönlü şarj elde edersek sistemin dengelenmesine bile yardımcı olabilir.” dedi. Otomobiller çalışma hayatlarının çoğunu park halinde geçirdiklerinden, batarya kapasitelerinin bir kısmının şebeke içi elektrik depolama için kullanılma potansiyeli, rüzgar ve güneş enerjisi üretiminin kesintili olmasına bir çözüm sunuyor.
Birnbaum, “Eurelectric olarak talep tarafında daha fazla elektrik tüketimine doğru geçişi açıkça memnuniyetle karşılıyoruz, çünkü bu geçiş maliyetini dengeliyor,” dedi. “Eğer daha fazla kilovat saatimiz olursa, bilirsiniz, fiyat daha düşük olur, bu yüzden daha fazla tüketim görmemiz aslında iyi bir şey.”
