Papa Francis’in 88 yaşında hayatını kaybetmesi, yalnızca Katolik dünyası için değil, aynı zamanda küresel iklim hareketi için de derin bir kayıp olarak değerlendiriliyor.
Uzun zamandır sağlık sorunlarıyla boğuşan Papa Francis bugün hayata gözlerini yumdu. Papa, çevre adaleti ve iklim krizi konularında gösterdiği liderlikle, inanç temelli çevrecilik anlayışının sembolü haline gelmişti. Papa Francis, 2015 yılında yayımladığı “Laudato Si” başlıklı çevre kitapçığıyla, iklim değişikliğini yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda ahlaki ve sosyal bir mesele olarak ele almıştı. Bu belge, Paris İklim Anlaşması’nın kabul edildiği yıl yayımlanarak, küresel iklim müzakerelerine manevi bir derinlik kazandırdı. Papa, bu kitapçıkta iklim krizini “insan onuruyla doğrudan ilişkili küresel bir sosyal sorun” olarak tanımlamış ve “yaşam kültürü mü yoksa ölüm kültürü mü inşa ediyoruz?” sorusunu gündeme taşımıştı.
Paris Anlaşması ve Küresel Adalet Vurgusu
Papa Francis, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerini desteklemekle kalmayıp, gelişmiş ülkelerin tarihsel sorumluluklarını da vurgulamıştı. 2024 yılında Azerbaycan’da düzenlenen COP29 zirvesine gönderdiği mesajda, iklim finansmanında “insan merkezli” bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, ekolojik borç ile dış borcun birlikte değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, iklim adaletinin ekonomik adaletle birlikte ele alınmasını önerdi .
Genç Nesillere Miras: “Geleceği Seçin”
Papa, özellikle genç kuşaklara yönelik mesajlarında, iklim krizine karşı harekete geçmenin ahlaki bir sorumluluk olduğunu vurguluyordu. 2023 yılında Dubai’de düzenlenen COP28 zirvesine gönderdiği mesajda, “Geleceği seçin! Çocukların hayallerine ve gençlerin umutlarına kulak verin!” diyerek, iklim eyleminin nesiller arası bir sorumluluk olduğunu ifade etmişti.
Papa Francis’in yaşamı boyunca savunduğu çevre duyarlılığı, onun son mesajlarında da kendini gösterdi. 2024 yılında Baku’da düzenlenen COP29 zirvesine gönderdiği mesajda, “Doğa ve insanlık için umut” vurgusunu yaptı ve iklim finansmanında adil ve sürdürülebilir çözümler bulunması gerektiğini belirtti . Papa Francis’in vefatı, yalnızca Katolik dünyası için değil, küresel çevre hareketi için de büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Onun mirası, inançla çevre adaletini birleştiren bir liderlik örneği olarak hafızalarda kalacak.