Avrupa Komisyonu, yeşil dönüşümde hızlanmak için 61 projeye 3,3 milyar dolar ayırdı. Amaç, karbon nötr hedefini sanayi ve iş yaşamının merkezine yerleştirmek.

Avrupa Komisyonu, iklim hedeflerini yalnızca politika belgelerinde değil, sahada da hayata geçirmek için yeni bir adım attı. Komisyon, toplam 19 sektörden 61 projeye 3,3 milyar dolarlık destek sağlayarak kıtanın “net sıfır” teknoloji yarışında vites yükseltti. Amaç, Avrupa endüstrisinin karbon ayak izini azaltırken yeşil dönüşümle gelen yeni iş modellerini, üretim biçimlerini ve istihdam fırsatlarını büyütmek.
Bu yatırım, AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) gelirleriyle finanse edilen “Innovation Fund” aracılığıyla sağlanıyor. Yani kısaca, kirleten ödeyecek; üreten, yenilik getiren ve dönüştüren kazanacak. Fon, enerji yoğun sektörlerden temiz enerji üretimine, karbon yakalama teknolojilerinden batarya hücre üretimine kadar uzanan geniş bir alanda projeleri destekleyecek. Seçilen projelerin, önümüzdeki on yılda 221 milyon ton karbondioksit eşdeğeri emisyonu önlemesi bekleniyor.
Uygulama Dönemi
Komisyon’un iklim ve temiz büyümeden sorumlu üyesi Wopke Hoekstra, “Avrupa artık hedef koymanın ötesine geçti, uygulama dönemindeyiz. Bu yatırımlar yalnızca çevre için değil, aynı zamanda Avrupa’nın yeni sanayi kimliği için de bir dönüm noktası,” diyerek girişimin ekonomik yönüne vurgu yaptı. Çünkü bu projeler, kıtanın enerji bağımsızlığına, teknoloji üretim kapasitesine ve yeşil iş yaratma potansiyeline doğrudan katkı sunuyor.
Fonun ölçeği dikkat çekici: 2020-2030 yılları arasında 40 milyar euro gelir üretmesi beklenen ETS mekanizması sayesinde, Avrupa’da 270 proje halihazırda destekleniyor. Yeni çağrılarla birlikte bu sayının hızla artması bekleniyor. Özellikle elektrikli araç bataryaları, yenilenebilir hidrojen ve enerji depolama teknolojileri gibi stratejik alanlar öncelikli.
Avrupa’nın “net sıfır” hamlesi, yalnızca karbon azaltımıyla sınırlı değil; aynı zamanda küresel rekabetin yönünü de değiştiriyor. Yenilenebilir enerjiye ve döngüsel üretim sistemlerine dayalı bu yeni endüstriyel vizyon, şirketler için hem dönüşüm baskısı hem de büyük bir fırsat anlamına geliyor.
Bugün Avrupa’nın attığı her adım, sürdürülebilir iş yaşamının geleceğini şekillendiriyor. Artık mesele, çevre dostu olmanın ötesinde; hangi şirketin, hangi ülkenin bu dönüşümü “kazanarak” yapacağı. Avrupa bu yarışta hem sermayesini hem vizyonunu sahaya sürmüş durumda. Geriye kalan soru şu: Diğer ekonomiler, bu hızla değişen oyunda kendi yerini ne kadar erken bulacak?
