Dünyanın en büyük şirketleri, etkili Taskforce on Climate-related Financial Disclosures (TCFD) tarafından belirlenen kılavuz doğrultusunda iklimle ilgili riskler ve fırsatlar hakkında raporlama yapmaya kararlı ancak yalnızca bir avuç şirket iklim riski raporlamasının en iyi uygulamalarını tam olarak benimsemiştir.
TCFD’nin Perşembe günü yayınlanan altıncı ve son durum raporunun ana sonucu bu olup, TCFD ile uyumlu bilgileri açıklayan şirketlerin sayısında “istikrarlı bir ivme” olduğunu vurgulamakta ancak şirketlerin ve yatırımcıların artan iklim risklerine yeterince yanıt verebilmeleri için “daha fazla ilerlemeye ihtiyaç olduğu” uyarısında bulunmaktadır.
2015 yılında Financial Stability Board tarafından kurulan TCFD, daha sonra işletmelerin ve yatırımcıların kuruluşlarının karşı karşıya olduğu iklimle ilgili riskler ve fırsatlar hakkında kamuya nasıl rapor vermeleri gerektiğine dair ayrıntılı kılavuzlar hazırladı. Kılavuz, şirketleri ve yatırımcıları iklim değişikliğinin hem faaliyetlerini hem de değer zincirlerini nasıl etkilediğini rapor etmeye çağırdı ve yönetim kurullarını net sıfır geçişinin finansal görünümlerini nasıl etkileyebileceğini detaylandıran çeşitli senaryoları modellemeye çağırdı.
Kılavuz ilkeler son derece etkili olmuş ve dünya çapında çok sayıda raporlama standardı ve yönetmeliğine dahil edilmiştir. Bu yaz, International Sustainability Standards Board (ISSB), TCFD’nin çalışmalarından büyük ölçüde yararlanan iklimle ilgili ve genel sürdürülebilirlikle ilgili açıklama standartlarını yayınladı. FSB, yeni standartların Taskforce’un çalışmalarının doruk noktasını temsil ettiğini söyledi ve grubun 2023 durum raporunun yayınlanmasının ardından dağılacağını duyurdu. Yeni rapor, dünyanın en büyük 100 şirketinden 97’sinin TCFD’ye destek beyan ettiğini veya TCFD tavsiyeleri doğrultusunda rapor hazırladığını teyit etmektedir.
“Sadece az sayıda şirket TCFD tarafından belirlenen 11 önerinin tamamına uygun raporlama yapmaktadır”
Bununla birlikte, sadece az sayıda şirketin TCFD tarafından belirlenen 11 önerinin tamamına uygun olarak raporlama yaptığını da ortaya koymaktadır.
Şirketler, 2022 mali yılı için ortalama olarak, Taskforce’un önerdiği 11 açıklamanın 5,3’üne uygun raporlama yapmıştır. 2020’de bu oran ortalama 3,2 idi. Borsaya kayıtlı şirketlerin yüzde 58’i, 2020’de yüzde 18 olan önerilen 11 açıklamanın en az beşine uygun açıklama yapmıştır. Ancak sadece yüzde 4’ü 11 önerinin tamamına uygun açıklama yapmıştır.
Rapor ayrıca, iklimle ilgili nihai veya önerilen açıklama gerekliliklerine sahip çoğu yargı alanının, açıklamaların finansal dosyalarda veya yıllık raporlarda raporlanması gerektiğini belirtmesine rağmen, çoğu şirketin iklimle ilgili finansal bilgileri finansal dosyalara dahil etmesinin sınırlı kaldığını ortaya koymuştur. Ortalama olarak 2022 mali yılı için, önerilen 11 açıklama ile uyumlu bilgilerin sürdürülebilirlik ve faaliyet raporlarında açıklanma olasılığı, finansal dosyalardan dört kat daha fazladır.
Ayrıca rapor, yatırım topluluğu genelinde de benzer ilerlemelerin kaydedildiğini doğrulamıştır. En büyük varlık yöneticilerinin yüzde 80’inden fazlası ve en büyük varlık sahiplerinin yüzde 50’si TCFD’nin önerdiği 11 açıklamadan en az birine uygun raporlama yapmıştır. Kamuya açık raporların incelenmesine dayanarak, en büyük 50 varlık yöneticisinin yaklaşık yüzde 70’i ve en büyük 50 varlık sahibinin yüzde 36’sı önerilen en az beş açıklama doğrultusunda açıklama yapmıştır.
Task Force’un Başkanı ve Bloomberg L.P. ve Bloomberg Philanthropies’in kurucusu Michael Bloomberg, “Bu nihai rapor, hem iklimle ilgili riskler hem de fırsatlar için finansal piyasalara daha fazla şeffaflık getirme konusunda muazzam adımlar attığımızı açıkça ortaya koyuyor. Daha yapılacak çok iş olsa da, bu ilerleme iklim verilerinin küresel ekonomiye daha fazla entegre edilmesi ve temiz enerjiye daha fazla özel yatırımın teşvik edilmesi için gerekli ivmeyi sağlamaktadır.” dedi.
Raporda TCFD standart kuruluşlarını, düzenleyicileri, yatırımcıları ve şirketleri çalışmalarını geliştirmeye ve işletmelerin bir dizi iklim ve dekarbonizasyon senaryosuna hazırlanmalarını sağlamak için rehberlik sağlamaya devam etmeye çağırdı. Ayrıca “biyoçeşitlilik, su ve sosyal konular gibi diğer sürdürülebilirlik konularında karar vermeye faydalı açıklamaların” daha fazla dikkate alınması çağrısında bulunmuştur.
“İklimle ilgili finansal bilgileri finansal dosyalara dahil eden çoğu şirket sınırlı kalmaktadır”
Ayrıca tutarlı şirket raporlamasını desteklemek ve iklimle ilgili fiziksel risk değerlendirmesi ve adaptasyon planlaması, sektör veya endüstri düzeyinde iklimle ilgili senaryo analizi ve Kapsam 3 emisyon ölçümü gibi ilgili konularda uygulama rehberliği sağlamak, ISSB standartlarının bölgesel ve yargı çerçeveleriyle birlikte çalışabilirliğini sağlamak için çalışmaların devam etmesini tavsiye etti.
Son olarak ülkeler ve diğer egemen kuruluşlar tarafından kullanılmak üzere iklimle ilgili bir finansal açıklama çerçevesinin geliştirilmesi çağrısında bulunmuştur; “çünkü tutarlı egemen açıklama, şirketlerin iklimle ilgili kapsamlı finansal açıklama hazırlamalarını destekleyecektir.”
TCFD Başkan Yardımcısı ve DPP Intermediação de Negócios kıdemli danışmanı Denise Pavarina, TCFD raporlamasının işletmeler ve yatırımcılar için birçok faydayı ortaya çıkarmayı vadettiğini söyledi. Pavarina, “İklimle ilgili finansal açıklamalar, işletmelere bilinmeyen sularda yol gösteren bir pusuladır ve TCFD bu konuda bir lider olmuştur. Şeffaflığı ve açıklamayı benimsemek sadece bir uyum meselesi değil, işletmelerin belirsizlik karşısında başarılı olabilmeleri için stratejik bir gerekliliktir. TCFD’nin bu çabada kaydettiği ilerlemeden gurur duyuyoruz.” dedi.
TCFD Başkan Yardımcısı ve Unilever’in Finans Müdürü Graeme Pitkethly de TCFD’nin “eşi benzeri görülmemiş çevresel zorlukların yaşandığı bir çağda bir açıklık feneri olarak ortaya çıktığını” söyledi. Pitkethly, “TCFD’nin önemi sadece rakamlarda ve raporlarda değil, aynı zamanda dünya çapındaki işletmeler ve endüstriler üzerinde ortaya çıkardığı dönüştürücü güçte yatmaktadır. TCFD, iklim risklerini ve fırsatlarını açıklamak için ortak bir dil sağlayarak, şirketlerin hızla değişen bir dünyanın karmaşıklıklarını aşmalarını, dayanıklılığı artırmalarını ve sürdürülebilir büyümenin kilidini açmalarını sağlamıştır.” dedi.