Amazon, sürdürülebilir enerji yatırımlarına bir yenisini ekledi. ABD merkezli enerji şirketi Avangrid ile imzaladığı yeni anlaşma kapsamında, Oregon eyaletinde inşa edilecek Oregon Trail Solar tesisi, şirketin veri merkezlerinin elektrik ihtiyacını karşılayacak.

Amazon’un Oregon’da inşa edeceği yeni veri merkezi son dönemde piyasalarda çokça konuşuluyor. Tesisinin 2027 yılında faaliyete geçmesi ve yılda yaklaşık 57 MWdc (41 MWac) enerji üretmesi hedefleniyor; bu da yaklaşık 10.000 Amerikan hanesinin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayacak büyüklükte bir kapasiteye denk geliyor. Bilindiği üzere veri merkezleri, yoğun enerji kullanımından dolayı çevresel etkileri yüksek tesisler oluyor. Amazon’un bu girişimi ise sektördeki yenilenebilir enerjiye geçiş çabalarına somut bir örnek teşkil ediyor. Güneş enerjisi, veri merkezlerinin sürekli ve yüksek miktarda enerji ihtiyacını temiz ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamanın anahtarı olarak öne çıkıyor.
Yerel Ekonomiye Katkı
Oregon Trail Solar, bölgeye inşaat aşamasında 200 kişilik istihdam sağlayacak ve proje tamamlandığında yaklaşık 6 milyon dolar vergi katkısı sunacak. Böylece yatırım, yalnızca karbon ayak izini azaltmakla kalmayacak, yerel ekonomiye de somut fayda sağlayacak. Avangrid CEO’su Jose Antonio Miranda, anlaşmayı şöyle değerlendirdi: “Bu proje, Amazon ve Avangrid’in enerji ihtiyaçlarını güvenilir ve sürdürülebilir yollarla karşılamadaki kararlılığını gösteriyor. Oregon Trail Solar, ortaklığımızı güçlendirirken bölgeye de kalıcı katkılar sunacak.”
Amazon cephesinde ise, şirketin veri merkezi operasyonlarının enerji ihtiyacını çeşitlendirme stratejisi öne çıkıyor. Amazon, 2024 itibarıyla küresel operasyonlarını %100 temiz enerjiyle çalıştırma hedefine ulaşmış olsa da, artan yapay zeka ve bulut hizmetleri talebi, ek yenilenebilir kaynak yatırımlarını zorunlu kılıyor.
Sürdürülebilir enerjiye yapılan bu tür yatırımlar, teknoloji şirketlerinin operasyonel emisyonları azaltmasının ötesine geçerek, enerji üretiminde de çevresel sorumluluk üstlenmelerini sağlıyor. Oregon Trail Solar, Amazon’un karbon nötr stratejisini güçlendiren ve aynı zamanda teknoloji sektöründe yenilenebilir enerji kullanımının ölçeklenebilirliğini gösteren bir model olarak değerlendiriliyor.
Amazon’un Oregon’da inşa edeceği yeni veri merkezi son dönemde piyasalarda çokça konuşuluyor. Tesisinin 2027 yılında faaliyete geçmesi ve yılda yaklaşık 57 MWdc (41 MWac) enerji üretmesi hedefleniyor; bu da yaklaşık 10.000 Amerikan hanesinin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayacak büyüklükte bir kapasiteye denk geliyor. Bilindiği üzere veri merkezleri, yoğun enerji kullanımından dolayı çevresel etkileri yüksek tesisler oluyor. Amazon’un bu girişimi ise sektördeki yenilenebilir enerjiye geçiş çabalarına somut bir örnek teşkil ediyor. Güneş enerjisi, veri merkezlerinin sürekli ve yüksek miktarda enerji ihtiyacını temiz ve sürdürülebilir bir şekilde karşılamanın anahtarı olarak öne çıkıyor.

Yerel Ekonomiye Katkı
Oregon Trail Solar, bölgeye inşaat aşamasında 200 kişilik istihdam sağlayacak ve proje tamamlandığında yaklaşık 6 milyon dolar vergi katkısı sunacak. Böylece yatırım, yalnızca karbon ayak izini azaltmakla kalmayacak, yerel ekonomiye de somut fayda sağlayacak. Avangrid CEO’su Jose Antonio Miranda, anlaşmayı şöyle değerlendirdi: “Bu proje, Amazon ve Avangrid’in enerji ihtiyaçlarını güvenilir ve sürdürülebilir yollarla karşılamadaki kararlılığını gösteriyor. Oregon Trail Solar, ortaklığımızı güçlendirirken bölgeye de kalıcı katkılar sunacak.”
Amazon cephesinde ise, şirketin veri merkezi operasyonlarının enerji ihtiyacını çeşitlendirme stratejisi öne çıkıyor. Amazon, 2024 itibarıyla küresel operasyonlarını %100 temiz enerjiyle çalıştırma hedefine ulaşmış olsa da, artan yapay zeka ve bulut hizmetleri talebi, ek yenilenebilir kaynak yatırımlarını zorunlu kılıyor. Sürdürülebilir enerjiye yapılan bu tür yatırımlar, teknoloji şirketlerinin operasyonel emisyonları azaltmasının ötesine geçerek, enerji üretiminde de çevresel sorumluluk üstlenmelerini sağlarken, Oregon Trail Solar, Amazon’un karbon nötr stratejisini güçlendiren ve aynı zamanda teknoloji sektöründe yenilenebilir enerji kullanımının ölçeklenebilirliğini gösteren bir model olarak değerlendiriliyor.
