Kuzey Galler, yeşil ekonomiye geçiş sürecinde önemli bir adım atıyor. Fransız mühendislik şirketi Boccard, Deeside bölgesinde 10.000 metrekarelik yeni bir nükleer üretim tesisi kurarak bölgenin düşük karbonlu sanayi kapasitesini artırıyor.

Tesiste 200’ün üzerinde kalıcı istihdam yaratılması bekleniyor. Hinkley Point C ve Sizewell C gibi Birleşik Krallık’ın öncü nükleer enerji projelerine parça tedariki sağlayacak olan bu tesis, aynı zamanda bölgesel tedarik zincirlerinin güçlenmesine katkıda bulunuyor.
Galler Hükümeti tarafından desteklenen proje, bölgenin üretim altyapısını sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel açıdan da daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmayı amaçlıyor. Enerji güvenliğini artırırken karbon emisyonlarını azaltma hedefi taşıyan bu yatırım, yerel ekonomiye uzun vadeli bir canlılık kazandıracak gibi görünüyor.
63 Milyon Sterlin Değerinde Bir İş Hacmi
Cwmni Egino tarafından hazırlanan yeni bir analiz, Kuzey Galler’de halihazırda nükleer sektörle bağlantılı çalışan 100’ün üzerinde firma bulunduğunu ve bu firmaların yıllık yaklaşık 63 milyon sterlin değerinde bir iş hacmine sahip olduğunu ortaya koyuyor. Bu veri, bölgenin nükleer tedarik zincirinde ne kadar güçlü bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
Yatırımın yalnızca ekonomik boyutuyla değil, aynı zamanda eğitim ve yetenek gelişimi açısından da bölgeye katkı sağlaması bekleniyor. Yüksek vasıflı işgücüne duyulan ihtiyaç, yerel eğitim kurumlarını ve mesleki programları doğrudan etkileyecek, gençlere sürdürülebilir sektörlerde kariyer fırsatları sunacak.
Galler’in nükleer geleceği sadece yeni yatırımlarla değil, aynı zamanda geçmişte faaliyet gösteren Trawsfynydd ve Wylfa gibi eski santral alanlarının yeniden değerlendirilmesiyle şekilleniyor. Küçük Modüler Reaktör (SMR) teknolojilerine uygunluğu nedeniyle bu bölgeler, düşük karbonlu enerji üretimi açısından stratejik öneme sahip.
Kuzey Galler’deki bu gelişme, sadece yerel ölçekte değil, Birleşik Krallık genelinde enerji geçişi için de umut verici bir örnek oluşturuyor. Yeşil ekonomiye yönelik dönüşümün, ağır sanayi ve enerji üretimi gibi geleneksel sektörlerle birlikte nasıl ilerleyebileceğini gösteren bu proje, sürdürülebilir kalkınma vizyonunun somut bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
