Birleşmiş Milletler Yerli Halklar Daimi Forumu’nun (UNPFII) açılış gününde, dünya genelinden yerli kadınların iklim krizinden nasıl derinden etkilendiği vurgulanırken, ABD ekonomik kalkınma politikalarını ön plana çıkardı.
Forumun ilk gününde, yerli liderler ve devlet temsilcileri, yerli kadınların karşı karşıya kaldığı zorluklara dair üçer dakikalık konuşmalar yaptı. Çoğu konuşma, salonda bulunan katılımcıların alkışlarıyla karşılandı. Ancak ABD Ekonomik ve Sosyal İşler Danışmanı Edward Heartney’nin konuşması sırasında salonda derin bir sessizlik hâkim oldu.
Heartney, konuşmasında eski Başkan Donald Trump’ı yerli kadınların haklarını savunan bir lider olarak sundu. “Amerika Birleşik Devletleri, yerli kadınların ve kız çocuklarının haklarını ve refahını desteklemeye kararlıdır.” diyen Heartney, Trump döneminde yerli kadınların girişimciliğini destekleyen ekonomik programlara değindi. Ayrıca, yerli kadınlara yönelik şiddet konusuna da temas ederek, Amerikan yerli halklarına adalet sağlanması yönündeki çabalardan örnekler verdi. Ancak bu açıklamalar salonda alkış almadı.
Yerli Kadınlar Yılı
Toplantıya başkanlık eden yeni seçilen UNPFII Başkanı Aluki Kotierk (Inuit), konuşmaların ikinci gün de süreceğini belirtirken, birçok ülke temsilcisi kendi ülkelerindeki gelişmeleri ve eksiklikleri dile getirdi. Şili, toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı yasaları devreye alırken; Meksika, 2025 yılını “Yerli Kadınlar Yılı” ilan etti. Kolombiya ise yerli kadınları, toprak, gıda egemenliği ve geleneksel bilgi sistemlerinin koruyucusu olarak tanıyan bir kalkınma planını onayladı.
Kolombiya Çevre Bakanı ve ülkenin bu göreve gelen ilk yerli kadını olan Lena Estrada Anokazi, “Yerli kadınlar bu toprakların bekçileri değil, sahipleridir,” dedi. Geleneksel bilgilerin politika ve kalkınma süreçlerine entegre edilmesinin yeterli olmadığını vurgulayan Anokazi, “Bu bilgi sistemlerinin bilimsel bilgilerle eşit düzeyde kıymet görmesi gerekiyor,” ifadesini kullandı. Anokazi, yerli kadınların hem cinsiyetleri hem de kimlikleri nedeniyle çoklu ayrımcılıkla karşı karşıya olduklarını, ancak buna rağmen doğayı koruyan kültürel bilgilerin taşıyıcıları olduklarını belirtti. İklim değişikliğiyle mücadelede geleneksel bilgilerin öneminin giderek arttığını söyleyen Anokazi, yerli kadınlar olmadan sürdürülebilir kalkınmanın konuşulamayacağını vurguladı.
Heartney’nin konuşması, birçok katılımcı tarafından sanki yerli halkların kültürel miraslarını ve doğa ile olan bağlarını görmezden gelen, ekonomik kalkınma odaklı bir yaklaşım olarak değerlendirildi. Heartney, kültürel koruma ya da yerli kadınların adalet taleplerine değinmek yerine, ekonomik güçlenmeyi ABD’nin temel yaklaşımı olarak tanımladı. Konuşmasında FBI’ın “Unutulmadı Operasyonu” ve Trump döneminde çıkarılan yasaları örnek gösterdi.

Quannah ChasingHorse da Oradaydı
Heartney konuşmasının ardından sessizce salonu terk etti. Ardından söz alan yerli model ve çevre savunucusu Quannah ChasingHorse (Hän Gwich’in ve Sicangu Oglala Lakota), ABD’nin Arktik bölgedeki kıyı ovalarını petrol ve doğalgaz aramalarına açmasının kendi halklarının hayatta kalma hakkını tehdit ettiğini söyledi. Gwich’in halkının, bu tür projelere hiçbir zaman onay vermediğini ve kendi kaderlerini tayin etme haklarının ihlal edildiğini dile getirdi.
Geçtiğimiz ay da Heartney, BM Genel Kurulu’nda ABD’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni reddettiğini duyurmuş, “Agenda 2030 gibi küresel girişimler seçimlerde kaybetti,” ifadelerini kullanmıştı. Forumun ikinci günü yapılan bir başka oturumda söz alan Chickaloon Köyü Geleneksel Şefi Gary Harrison ise, yerli halkların zamanının boşa harcandığını belirtti. “Hükümetler gerçekten bu kadar iyi işler yapıyorsa, neden buradayız?” sözleri salondan büyük alkış aldı.
