Bu hafta başında Amerika Birleşik Devletleri ve Çin, 2021’den bu yana ilk ortak iklim anlaşmasını yayınlayarak dünyanın en büyük iki sera gazı yayıcısı arasındaki iş birliği olasılığını yeniden canlandırdı. Umut verici ifadelerle dolu ancak ayrıntılara girmeyen “Sunnylands Statement”, Dubai’deki COP 28’e doğru süper güç iş birliğini en azından potansiyel olarak yeniliyor.

Asya Socitety Policy Institute China Climate Hub kıdemli program sorumlusu Taylah Bland, anlaşmanın “bir eylem planından ziyade olumlu niyetin siyasi bir jestini” temsil ettiğini söyledi. “Sunnylands Statement, her iki taraf arasında iklim değişikliği konusundaki ilişkilerin yeniden başladığına ve doğru yolda ilerlediğine dair bir sinyal niteliği taşıyor.”
İşte iş dünyası liderlerinin yeni anlaşmayla ilgili bilmesi ve beklemesi gerekenlerin bir dökümü aşağıdaki gibidir.
Anlaşma fosil yakıt talebinin aşamalı olarak durdurulmasına dair hiçbir şey söylemiyor. Bu da, Kapsam 3 emisyonlarını azaltmayı uman ve ham maddeleri ve tedarik zincirleri için Çin’e bağımlı olan Batılı şirketlerin, elektrik üretimi için büyük ölçüde kömüre bağımlı olmaya devam eden Çin’de fosil yakıt yakımında anlamlı bir azalma için başka yerlere bakmaları gerektiği anlamına geliyor.
Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlanacaktır. Her iki ülke de 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma çabalarını sürdürme konusunda anlaştı. Ayrıca “sanayi, binalar, ulaşım ve ekipman gibi kilit alanlarda enerji tasarrufu ve karbon azaltıcı çözümler konusunda politika alışverişini derinleştirmek” için ABD-Çin Enerji Verimliliği Forumu’nu yeniden başlatmayı planlıyorlar. Son olarak, hem Çin hem de ABD, 2030 yılına kadar endüstriyel ve elektrik üretim kaynaklarından doğrudan yakalama dahil olmak üzere en az beş büyük ölçekli CCUS projesinin geliştirilmesini hedefliyor – bu da büyük kamu hizmetlerinin ve onlara bağımlı şirketlerin CCUS’un tartışmalı doğasından faydalanabileceği ve büyük doğal gaz tesislerinin ve karbon yoğun endüstriyel süreçlerin ömrünü uzatabileceği anlamına geliyor.
Plastik kirliliğiyle mücadele döngüsel ekonominin geliştirilmesini gerektirecektir. Anlaşmanın en kısa bölümlerinden birinde her iki ülkenin de “plastik kirliliğini sona erdirmeye kararlı” olduklarını belirtmeleri, her iki tarafın da Kenya’da Global Plastics Treaty müzakerelerine katıldıkları düşünüldüğünde tam zamanında yapılmış bir açıklama. Her iki ülke de ürünlerinde plastik kullanımını azaltma ve anlamlı plastik geri dönüşüm programları oluşturma konusunda çoğunlukla sessiz ya da hareketsiz kaldı. Eğer ulusal hükümetler sıkı yönetmelikler çıkarırsa bu durum değişmek zorunda kalabilir.
Metan azaltımı nihayet ilgi odağı haline geliyor. Metan kısa ömürlü, oldukça güçlü ve genellikle göz ardı edilen bir sera gazıdır ve ABD’nin geniş hayvancılık ve tarım sistemleri bol miktarda üretmektedir. Metan emisyonlarıyla mücadele etmek için çeşitli çalışmalar yürütülmektedir, ancak büyük çiftlik sahipleri ve çiftçiler çoğunlukla Büyük Petrol’ün başına gelen kamuoyu tepkisinden kaçınabilmişlerdir. Anlaşma, hem ABD hem de Çin’in teknik alışverişler de dahil olmak üzere ileriye dönük metan azaltma politikası diyaloglarına katılacağını açıklığa kavuşturuyor. Bildiri ayrıca “NOx, VOC’ler ve diğer troposferik ozon öncüleri dahil olmak üzere sera gazı emisyonları ve hava kirleticilerinin kontrolünde sinerjiyi arttıracak teknolojilerin kullanılmasını” teşvik etmektedir. ABD ve Çin ayrıca COP28’de Metan ve CO2 Dışı Sera Gazları Zirvesi’ne ev sahipliği yapma konusunda da anlaştı.
COP28’in rüzgârı arkadan esmeye başladı. Her iki ülke de Paris Anlaşması’nın hedeflerini yeniden kabul etti; bu adım bazılarına göre yaklaşan iklim konferansında önemli adımlar atılabileceğinin bir göstergesi. ABD’li büyük şirket yöneticileri uzun zamandır iklim değişikliğiyle mücadelede yol gösterici unsurlar ve araçlar için çok uluslu anlaşmalara ve COP gibi uluslararası forumlara bel bağlamışlardı. Başka alanlarda sık sık çatışan Çin ve ABD hükümetlerinin iklim eylemi konusunda el sıkışmasıyla uluslararası iş birliği yeni bir döneme girdi.
Sunnylands anlaşması gelecekteki iş birlikleri için bir pist oluşturuyor.
“Her iki iklim elçisinin ortak açıklaması, hem Xi hem de Biden’ın proaktif tartışmalara daha fazla katılmaları için güçlü bir platform sağlıyor” diyen Bland sözlerini şöyle sürdürdü: “COP28 ve ötesine yaklaşırken potansiyel olarak daha fazla açıklama yapılmasına veya daha spesifik eylemler gerçekleştirilmesine yol açacaktır.”
