Yeniden Refah Partisi’nin Meclis’e sunduğu yeni bir kanun teklifiyle, “Su Kaynaklarının Güvenliği ve Yönetimi Bakanlığı” kurulması gündeme geldi. İstanbul Milletvekili Doğan Bekin’in başlattığı tasarı, suyun yalnızca çevresel bir kaynak değil, aynı zamanda stratejik bir milli güvenlik unsuru olduğunu öne çıkarıyor.
Türkiye’de su kaynaklarının korunması ve yönetimi artık sadece çevresel bir konu değil, stratejik bir gündem maddesi. Yeniden Refah Partisi’nin TBMM’ye sunduğu teklif, suyu güvence altına almak için “Su Kaynakları Bakanlığı” kurulmasını öngörüyor. Teklifin gerekçesi net: İklim değişikliği, artan kuraklık ve nüfus baskısı, suyun yönetimini geçmişten çok daha kritik bir alan hâline getiriyor.
Teklif kapsamında yeni bakanlık, yeraltı ve yüzeysel suları bilimsel yöntemlerle takip edecek, tarım, çevre ve iklim politikalarıyla eşgüdüm sağlayacak. Amaç, Türkiye’nin su rezervlerini sürdürülebilir kılmak ve kaynakları daha dengeli kullanmak. Mevcut bakanlıklar ve kurumlar arasındaki yetki paylaşımı ise yeniden şekillenecek; bu da sürecin en kritik ve tartışmalı noktalarından biri.
Teklifi sunan vekil Doğan Bekin, suyun enerji kadar hayati bir kaynak olduğunu vurguluyor: “Su güvenliği, ülkemizin geleceği için stratejik öneme sahip. Bu adım, sadece kurumsal bir değişim değil, su bağımsızlığı vizyonumuzun da bir parçası.”
Meclis süreci başladı; teklif, ilgili komisyonlarda görüşülüyor ve nihai hali su politikalarının geleceğini belirleyecek. Uzmanlar, bakanlığın yetki ve bütçe yapısının doğru kurgulanması halinde Türkiye’de su yönetiminde köklü bir değişimin mümkün olabileceğini söylüyor.
Su kaynakları üzerindeki bu yeni odak, yalnızca politik bir adım değil; aynı zamanda Türkiye’nin doğa ve toplumla ilişkisini yeniden tanımlama fırsatı sunuyor. Şimdi gözler, Meclis’ten çıkacak karar ve bu yeni bakanlığın suyu koruyup koruyamayacağına çevrildi.