Cuma, Aralık 5, 2025

“Sürdürülebilirlik Bizim DNA’mızda”

Enerji dönüşümü artık bir tercih değil, zorunluluk. Türkiye’nin ilk enerji hizmet şirketi ESCON Enerji, 20 yılı aşkın süredir sanayiden ticari binalara kadar birçok alanda enerji verimliliği çözümleri geliştiriyor. ESCON Enerji CEO’su Onur Ünlü, Yeşil İş Platformu’na verdiği röportajda şirketin sürdürülebilirlik vizyonunu, dijitalleşmeyle entegre enerji çözümlerini, Esco4Zero iş modelini ve Türkiye’nin net sıfır hedefi doğrultusundaki yol haritasını anlattı.

Onur Ünlü
Onur Ünlü

Eda Ünsün

Sürdürülebilirlik vizyonunuzu nasıl tanımlarsınız? 

Sürdürülebilirlik bizim DNA’mızda… Biz Türkiye’nin ilk enerji hizmet şirketiyiz. Endüstriyel işletmeler başta olmak üzere ticari binaların da operasyonlarını değiştiriyor ki biz buna ‘tasarruf’ diyoruz ve enerji verimliliği yatırımları yapıyoruz. Böylece tüketimlerini aşağı çekerek, ısı pompası gibi enerji dönüşümü projeleriyle fosil yakıt yerine elektriğe geçmelerini sağlıyor, sonra da bu kalan enerji ihtiyaçlarını yenilenebilir enerjiden elde ederek karbon nötr bir yapıya bürünmelerini hedefliyoruz. İşletmelerin sürdürülebilirlik faaliyetlerinde hem kârlıklarını artırıyoruz hem de enerji, ham madde, kaynak, su tüketimlerini azaltarak çevreye duyarlı üretim sağlıyoruz; döngüsel ekonomi konusunda atıkların ekonomiye geri kazandırılabilmesine de katkı veriyoruz.

ESCON Enerji’nin enerji verimliliği alanında geliştirdiği teknolojik çözümler nelerdir? 

2004 yılında kurulduk. Bugün pazar lideriyiz. İlk tasarladığımız özel tasarım ısı geri kazanım sistemleriydi. Sanayide birçok projede atık enerji değerlendirildi. Akabinde bu projelerin performansını ölçmek ve performansa dayalı bir sözleşme yapmak vardı. Enerji performans sözleşmeleriyle bunun izlenebilmesi ve kurduğumuz sistemlerin kontrolü için ‘Energy Eye’ yazılımımız var. Bulut tabanlı bir teknoloji ve biz geliştirdik. Şu anda dünya üzerinde nerede bir sistem kurarsak kuralım, verileri takip edebiliyor, kayıt altına alıp analiz edebiliyor ve bunları işleyebiliyoruz.

Ayrıca üç senedir geliştirdiğimiz bir proje de endüstriyel ısı pompaları. Su kaynaklı ısı pompalarımız 130 dereceye kadar sıcak su verebiliyor. Fosil yakıttan çıkıp elektriğe geçiş sürecinde teknolojik yetersizlik vardı. Biz o boşluğu doldurduğumuza inanıyoruz. Bugün özellikle beyaz eşya, otomotiv, ilaç ve gıda sektörleri bu yatırımlarda öncü gidiyor. Şimdi de TÜBİTAK desteğiyle buhar üreten ısı pompası çalışmasına başladık; dünyada bu alanda çalışan az sayıda firmadan biriyiz. 2026 yıl sonunda piyasaya sürmeyi hedefliyoruz.

Yapay zekâ, otomasyon gibi unsurlar tasarruf süreçlerinize nasıl entegre ediliyor? 

Dünya ikiz dönüşüm sürecinde: Bunun bir ayağı yeşil, bir ayağı dijital. Emisyonları sıfırlayabilmemiz için %75’i enerji sektörü olan dünyada enerjiyi azaltmamız lazım. Ama öte yandan hızla dijitalleşen dünyada veri merkezlerinin tükettiği elektrik, su öne çıkıyor. Dijitalleşmeyle beraber ciddi bir enerji talebi de hayatımıza giriyor.

Bir süt fabrikası düşünün. Soğuk hava deposu 4 derecede. Gelişmiş kontrol sistemleriyle enerji tüketimini yüzde 10’a varan oranda azaltıp emisyonları düşürebiliriz; böylece sürdürülebilirliğe katkı sağlarız. Dolayısıyla dijital ve otomasyon teknolojileri bu süreçte bizim en büyük yol arkadaşımız ama onları doğru ve gereği kadar kullanmamız önemli.

Karbon­suzlaşma hedeflerine ulaşmak için müşterileriniz odağında hangi stratejik adımları önceliklendiriyorsunuz? 

2022’de Esco4Zero adında bir iş modeli hayata geçirdik çünkü Avrupa Yeşil Mutabakatı ve sonrasında işletmelerin bunun artık bir zorunluluk olduğunu görmesiyle çözüm aramaya başladıklarını fark ettik. Örneğin bir tekstil fabrikası var ve uluslararası tedarik zinciri emisyon azaltma talimatı verdi. Onlar da çatılarına güneş enerjisi kurdular ama halihazırda verimsizlikler varken verimsizliği yenilenebilir enerjiyle karşılamış oldular.

Biz ne dedik? Bunu bir sıraya koyun: Tasarruf, verimlilik, dönüşüm, yenilenebilir. Bu sayede 100 birim tüketiyorsan 60 birimlik güneş enerjisi kur. Esco4Zero iş modeli ile diyoruz ki tek bir noktadan sürecinizi destekleyelim. Sanayi kuruluşlarına seslenmek isterim: Uluslararası tedarik zincirleri de bunun bir süreç olduğunu biliyorlar; panik yapmaya gerek yok. Yeter ki planlı ve şeffaf olun.

‘Enerji verimliliği danışmanlığı’ kavramını sahada nasıl somutlaştırıyorsunuz? 

Esco4Zero bu noktada yardımcı oluyor. Biz endüstriyel işletmede önce gözlem yapar, önerilerimizi sunarız. Anlaşma sağlandığında ilk noktamız enerji etütleridir: Detaylı ve yatırım odaklı. İyileştirme senaryosu çıkarırız. Bu noktada zaman planı, fizibiliteler, nasıl hayata geçirileceği, önemi ve etkileriyle ilgili rapor sunarız. Eğer danışmanlıktaysak işletmeyle kuracağımız enerji yönetim ekibiyle sürecin yönetilmesini ekibin bir parçası olarak sağlarız.

Sürdürülebilirlik konusunda en çok dirençle karşılaştığınız alan hangisi oldu? 

En ikna edemediğimiz alan endüstriyel simbiyoz. Yani bir işletmenin atığının diğer işletmenin girdisi olması. İlk etapta mantıklı görünse de realiteye bindiğinde atıklar altından değerli hâle gelebiliyor. Türkiye’de organize sanayi bölgeleri genelde karma. Biraz daha ihtisas OSB’leri olsa bu modeller daha iyi kurgulanabilir.

Türkiye’de Enerji Performans Sözleşmeleri (EPS) modeli konusunda öncü olduğunuzu görüyoruz. Avantajları neler? 

Bu, dünyada en yaratıcı finansman metodolojilerinden biri. Bugün global enerji verimliliği pazarı yaklaşık 650 milyar dolar; bunun 200–250 milyar doları EPS pazarından oluşuyor. Amerika en büyük pazar; Çin, Asya, Avrupa, Orta Doğu izliyor. ESCON Enerji olarak ilk EPS imzamızı 2008’de attık. Avantajı, uygulanacak teknolojiyi seçme ve sonuç riskini minimize etme imkanı sağlaması. EPS ile tüm riskleri biz alıyoruz ve süreç sonunda elde edilen kârla ödeme sağladığımız için karşı taraftan bütçe talep etmiyoruz. Bugüne kadar 50’nin üzerinde EPS yaptık. Kamu tarafının da ilgisini önemsiyoruz; dünyada pazarın üçte ikisi kamu yatırımlarından oluşuyor. Kamu için muhteşem bir çözüm: Cebinden hiçbir şey çıkmıyor. Türkiye’de 4-5 proje hayata geçti; hızlanmasını bekliyoruz.

Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda stratejik yol haritanız nasıl şekilleniyor? 

Türkiye enerjisinin dörtte üçünü ithal eden ve gelişmekte olan bir ülke. Gelir seviyesi arttıkça enerji talebi artar: Yeni buzdolabı, yeni otomobil… Nüfus artışı da enerji talebini yükseltiyor. Bunu karşılamak için yeni santral, dağıtım hattı yatırımı ve enerji ithalatı gerekiyor.

ESCON olarak Enerji Bakanlığı’nın hazırladığı 2030 Enerji Verimliliği Strateji Belgesi ve 2024–2030 Ulusal Enerji Verimliliği Yol Haritası çalışmalarında görev aldık. Sanayide %30, binalarda %50, tarım ve ulaştırma gibi alanlarda %20–25 tasarruf imkanı var. Bunları eş zamanlı uygularsak Türkiye 2053’te karbon nötr olabilir.

Türkiye’de tek olan ve iki yılda bir yayımladığımız Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği Raporu’muz referans kabul ediliyor. İlk raporu 2021’de yayınladık. Sanayi kuruluşları bazında %32–33 enerji verimliliği potansiyeli vardı; bugün bunun %27’ye düştüğünü görüyoruz. Bu çok olumlu.

Türkiye’nin enerji dönüşüm yolculuğunu değerlendirirseniz… 

Olumlu. Gidiş hızımız fena değil. Fırsatlar var. Türkiye’de toplu bir enerji verimliliği hareketi başlatmak zor olabilir ama deprem ülkesi olduğumuz için büyük bir kentsel dönüşüm sürecindeyiz ve bu dönüşüm bir fırsata çevrilebilir. Yıkılan binayı yeniden yaparken enerji verimli olmasını sağlayacak zorunluluklar getirilebilir.

Türkiye su fakiri bir ülke. Tekstil sektörü eleştiriliyor ancak suyun dörtte üçü tarımda tüketiliyor ve hâlâ vahşi sulama yapılıyor. Damla sulama veya benzeri sistemlere geçilmiyor. Bu noktada bir seferberlik ilan edilmesi ve doğru tarım ürünleri politikasına geçilmesi gerekebilir. Ancak bunların hızlanması gerekiyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...