İngiltere’nin çıkardığı yeni yasa, okyanusların korunmasını yalnızca çevresel bir mesele olmaktan çıkarıp, iş dünyasının sürdürülebilirlik stratejilerinin merkezine yerleştiriyor. Umarız örnek teşkil eder…
İngiltere hükümeti, dünyanın üçte ikisini kaplayan açık denizlerin korunması için tarihi bir yasa çıkardı. Ulusal sınırlar dışında kalan okyanuslarda biyolojik çeşitliliği korumayı hedefleyen bu düzenleme, yalnızca çevreci bir adım değil; iş dünyasına da güçlü bir mesaj niteliğinde. Yeni yasa, aşırı avlanmadan kirliliğe kadar pek çok tehdide karşı koruma bölgeleri oluşturulmasını mümkün kılacak. Aynı zamanda, denizlerdeki genetik kaynakların ilaç, kozmetik ya da tarımda kullanılması durumunda elde edilen faydaların adil paylaşılmasını da güvence altına alıyor. İngiltere, bu hamleyle 2030 yılına kadar okyanusların yüzde 30’unu koruma altına almayı hedefliyor.
İş Yaşamı Adına Kritik
Bu gelişme iş yaşamı açısından kritik. Çünkü denizler yalnızca ekosistemin değil, aynı zamanda küresel ekonominin de belkemiği. Balıkçılıktan lojistiğe, biyoteknolojiden turizme kadar sayısız sektör doğrudan ya da dolaylı olarak okyanuslara bağlı. Dolayısıyla okyanusların sağlığını korumak, iş dünyası için tedarik güvenliği, risk yönetimi ve uzun vadeli kârlılık anlamına geliyor. Şirketler için bu yasa bir uyarı gibi okunmalı. Artık yalnızca “deniz ürünleri sürdürülebilir mi?” sorusu değil; “işletmenin faaliyetleri deniz ekosistemine nasıl bir iz bırakıyor?” sorusu da gündeme gelecek. Bu da şirketleri daha şeffaf tedarik zincirlerine, çevreye duyarlı üretim yöntemlerine ve sürdürülebilir inovasyona yöneltecek. Aynı zamanda markaların itibarını güçlendirecek ve yatırımcıların ESG kriterlerinde öne çıkmalarını sağlayacak.
İngiltere’nin attığı adım, küresel ölçekte yeni bir dönemin işaret fişeği. Türkiye’deki şirketler de bu dönüşümü görmezden gelemez. Gerek deniz ürünleri sektörü, gerek lojistik ve ithalat-ihracat yapan işletmeler için okyanusların korunması artık bir çevre meselesinden çok daha fazlası: İşin sürdürülebilirliği, rekabet gücü ve gelecekte ayakta kalabilme stratejisi.