Kredi verirken, yatırım yaparken bir de kimin karbonunu nasıl hesaplayacağını düşünen finans sektörü için ISSB’den sadeleştirici bir adım geldi. Değer zinciri emisyonları artık daha net, daha uygulanabilir kurallarla raporlanacak.

Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB), finansal kurumların uzun süredir zorlandığı Scope 3 (değer zinciri) emisyon raporlaması konusunda frene biraz daha yumuşak bastı. IFRS S2 iklim standardında yapılan güncellemelerle birlikte bankalar, sigorta şirketleri ve varlık yöneticileri için raporlama yükümlülükleri netleştirildi, kapsam daraltıldı.
En kritik değişiklik, finans sektöründe sıkça tartışma yaratan finanse edilen emisyonlar başlığında geldi. Yeni düzenlemeyle kurumlar, Scope 3 raporlamasını yalnızca kredi verdikleri ve yatırım yaptıkları faaliyetlerden kaynaklanan emisyonlarla sınırlayabilecek. Türev işlemler, aracılık faaliyetleri ya da sigortayla bağlantılı bazı emisyon kalemleri artık zorunlu raporlama kapsamının dışında tutuluyor. Kısacası: “Her şeyden ben sorumluyum” dönemi biraz geride kalıyor.
ISSB, bu adımla raporlamayı gevşetmekten çok uygulanabilir hale getirmeyi hedefliyor. Kurumlar hâlâ hangi emisyonları kapsam dışında bıraktıklarını açıklamak zorunda; yani şeffaflık masadan kalkmış değil. Ama hesaplaması neredeyse imkânsız alanlarda kesin rakam üretme baskısı da azalıyor.
Detaylarda Esneklik
Bir diğer esneklik ise teknik detaylarda. Finansal kuruluşlar, emisyon hesaplamalarında kullanılan sınıflandırma ve küresel ısınma potansiyeli (GWP) değerlerinde, yerel düzenlemelere daha uyumlu yöntemler kullanabilecek. Bu da küresel standart ile ulusal gerçekler arasındaki gerilimi bir nebze azaltıyor.
ISSB cephesinden verilen mesaj net: Amaç, şirketleri rapor yazmaktan yıldırmak değil; karşılaştırılabilir, karar almaya yarayan ve gerçekten ölçülebilen veriler üretmek. Finans sektörü için bu güncelleme, sürdürülebilirlik raporlamasında “yapılamaz” denilen pek çok başlığın daha makul bir zemine oturması anlamına geliyor.
