Cuma, Aralık 5, 2025

Pandemiyle Mücadelede Eksik Halka Tamamlanıyor

Geçtiğimiz ay tarihi bir gelişme yaşandı. Dünyanın pandemiyle mücadele planında hayvanlar nihayet görünür oldu.

Pandemide Hayvanlar
Pandemide Hayvanlar

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), gelecekteki pandemilere karşı küresel iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen bir Pandemi Anlaşması’nı kabul etti. Anlaşma, çoğunlukla insan sağlığını korumaya yönelik bir çerçeve olarak gündeme geldi. Ancak, gözden kaçmaması gereken önemli bir boyutu daha var: hayvanların ve ekosistemlerin korunması.

Pandemilerin Kaynağı: İnsan, Hayvan ve Doğa Arasındaki Kesişim

COVID-19, tüm dünya için acı bir uyarıydı. Ebola, Zika, HIV, kuş gribi… Tüm bu hastalıklar, insan-hayvan-doğa etkileşiminin ürünü. Vahşi yaşamın sömürülmesi, doğal yaşam alanlarının yok edilmesi ve yoğun, kontrolsüz hayvancılık uygulamaları yeni hastalıkların ortaya çıkması için elverişli bir zemin yaratıyor.

Pandemileri önlemek istiyorsak, yalnızca sonuçlarla değil, bu sonuçlara yol açan nedenlerle de yüzleşmeliyiz. Pandemi Anlaşması tam da bu noktada bir fırsat sunuyor.

“Tek Sağlık” Anlayışı İlk Kez Bağlayıcı Bir Belgeye Girdi

Anlaşmanın belki de en dikkat çeken yönü, “Tek Sağlık” (One Health) yaklaşımının uluslararası ve yasal olarak bağlayıcı bir belgede ilk kez yer alması. Bu yaklaşım, insan, hayvan ve çevre sağlığının birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini kabul ediyor. Artık ülkeler, bu konuda yalnızca sözlü taahhütler değil, somut sorumluluklar da üstlenmiş durumda.

İklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı hızla artarken, bu üçlü bağlantıyı görmezden gelmek artık bir seçenek değil.

Hayvan Refahı, Pandemi Önlemenin Temelidir

Bilimsel veriler net: Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükûmetlerarası Bilim-Politika Platformu gibi kurumların raporları, pandemilerin başlıca nedenlerini vahşi yaşam ticareti, arazi kullanımındaki değişim ve yoğun hayvancılık olarak sıralıyor.

Bu uygulamaları dönüştürmeden pandemileri engelleyemeyiz. Örneğin, sağlıksız koşullarda tutulan hayvanlar daha kolay hastalanır. Bağışıklıkları zayıflar, enfeksiyonlara açık hale gelirler. Bu durum, virüslerin ortaya çıkmasına, mutasyon geçirmesine ve yayılmasına zemin hazırlar.

Yoğun hayvancılık yapılan işletmelerde antibiyotik kullanımı da dikkat çekici boyutta. Bu da bir başka küresel sağlık sorunu olan antimikrobiyal direnç (AMR) riskini artırıyor. Pandemi Anlaşması, bu sorunların hepsine doğrudan işaret ediyor ve insan-hayvan-doğa etkileşimindeki riskleri azaltma çağrısı yapıyor.

Hayvanları Korumak, Geleceğimizi Korumaktır

Uzun yıllar boyunca pandemi stratejileri, yalnızca salgınlar ortaya çıktıktan sonra harekete geçmeye odaklandı. Oysa gerçek önleme, en baştan başlar. Ekosistemleri korumak, vahşi hayvan ticaretini sonlandırmak ve hayvancılık sistemlerini daha insani ve sürdürülebilir hale getirmek bu önlemlerin başında geliyor.

Hayvan refahını sağlamak yalnızca etik bir sorumluluk değil; aynı zamanda pandemi risklerini azaltan bir strateji. Virüsler hastanelerde başlamaz; ormanlarda, çiftliklerde ve pazarlarda başlar. Dolayısıyla, hayvanlara nasıl davrandığımız pandemiyle mücadelede belirleyici bir unsur.

Yeni Bir Başlangıç Mümkün

Pandemi Anlaşması, doğayla ilişkimiz üzerine yeniden düşünmemiz için nadir bir fırsat sunuyor. Bu fırsatı değerlendirerek:

  • Doğal yaşam alanlarını korumalı,
  • Vahşi yaşam ticaretini sona erdirmeli,
  • Yoğun ve riskli hayvancılık modellerinden uzaklaşmalı,
  • Hayvan sağlığına ve refahına yatırım yapmalıyız.

Çünkü hayvanları korumak, sadece onları değil, kendimizi ve gezegenimizi korumaktır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...