Cumartesi, Aralık 6, 2025

Okyanuslar İçin Tarihi Adım!

Birleşmiş Milletler öncülüğündeki “Derin Denizler Antlaşması” 2026’da yürürlüğe girmeye hazırlanıyor. Gezegenin mavi kalbi için umut dalgası yükselişte…

Derin Denizler Antlaşması
Derin Denizler Antlaşması

Yeryüzünün nefesini, iklimin dengesini, milyonlarca canlı türünü barındıran okyanuslar… Yine de bugüne kadar, bu devasa su kütlelerinin yüzde 60’ından fazlası, yani hiçbir ülkenin sahip olmadığı “uluslararası sular”, neredeyse tamamen korumasızdı.
Ama artık bu tablo değişiyor. Birleşmiş Milletler öncülüğünde yıllardır süren müzakerelerin ardından, “High Seas Treaty” (Derin Denizler Antlaşması) nihayet yeterli sayıda ülke tarafından onaylandı. Antlaşma 2026’da yürürlüğe girecek ve bu, okyanusların sürdürülebilir yönetiminde yeni bir çağın başlangıcı olacak.

Gezegenin Son Sınırı

Denizlerin sadece yüzde 1’inin koruma altında olduğu düşünülürse, bu gelişme tarihi bir dönüm noktası. Antlaşmanın temel hedefi, uluslararası suların en az yüzde 30’unu koruma altına almak. Yani artık açık denizlerde keyfi avlanma, kontrolsüz kirlilik ve derin deniz madenciliği “doğal hak” olmaktan çıkacak. Üstelik anlaşma, denizlerdeki biyolojik çeşitliliği korumanın yanı sıra, iklim kriziyle mücadeleye de doğrudan katkı sağlayacak. Çünkü okyanuslar yalnızca yaşamın değil, karbon döngüsünün de kalbi.

2022’de kabul edilen ama yürürlüğe girmesi için 60 ülkenin onayını bekleyen bu anlaşma, geçtiğimiz günlerde gerekli eşiği geçti. Sri Lanka, Moritanya, Sierra Leone ve Saint Vincent ve Grenadinler’in katılımıyla anlaşma artık resmen hayata geçiyor. BM Genel Sekreteri António Guterres, kararı “okyanusların ve çok taraflı iş birliğinin tarihi bir zaferi” olarak tanımladı. Bu zaferin arkasında ise uzun bir diplomatik maraton var. 20 yıldır devam eden görüşmeler boyunca, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler deniz kaynaklarından kimlerin nasıl faydalanacağı konusunda sık sık karşı karşıya geldi.
Antlaşma, “denizlerin genetik kaynaklarından elde edilen kazancın adil paylaşımı” ilkesini getiren ilk küresel metin oldu. Bu da deniz ekosisteminin sadece korunmasını değil, aynı zamanda “adil” bir şekilde yönetilmesini sağlıyor.

Umut Dalgası

Antlaşma, 2026’da yürürlüğe girdiğinde, ülkeler artık açık denizlerdeki faaliyetleri çevresel etki değerlendirmesine tabi tutmak zorunda kalacak. Bu, derin deniz madenciliğinden biyoteknolojik araştırmalara kadar her şeyi kapsıyor.
Bilim insanlarına göre bu, deniz ekosistemlerinin toparlanması için “gecikmiş ama kritik” bir adım. Çünkü okyanuslar, hem küresel ısınmanın tamponu hem de gezegenin en büyük karbon yutağı.

Elbette zorluklar hâlâ var. Çin ve Japonya gibi büyük balıkçılık ülkeleri anlaşmayı henüz onaylamadı. Ayrıca deniz koruma alanlarının belirlenmesi ve denetim süreçlerinin nasıl işleyeceği de hâlâ tartışılıyor. Ancak tüm bu belirsizliklere rağmen, 2026 ufkunda güçlü bir umut ışığı beliriyor: İlk kez, insanlık denizlerin geleceğini ortak bir taahhütle koruma altına alıyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...