Tayland’ın hayvansal ürün içermeyen ilk süt girişimi olan MUU, A2D Ventures, Leave a Nest Japan ve büyük bir Japon gıda şirketi dahil olmak üzere önde gelen yatırımcılardan önemli bir finansman sağladı.
Mühendislik, pazarlama ve bilimsel araştırma alanlarından gelen uzman bir ekip tarafından kurulan MUU, geleneksel süt üretiminin çevresel sorunlarına çözüm sunuyor. Hassas fermantasyon teknolojisi sayesinde hayvansal kaynak kullanmadan biyolojik olarak inek sütüyle özdeş proteinler üretiyor. Bu proteinler; tat, doku ve besin değeri açısından inek sütüne eşdeğer olurken, süt endüstrisinin çevresel ve etik sorunlarını ortadan kaldırıyor.
%90 Daha Az Kaynak Kullanımıyla Süt Üretimi
MUU’nun üretim süreci geleneksel süt endüstrisine kıyasla %90 daha az arazi, su ve sera gazı emisyonu gerektiriyor. Ürünleri ayrıca laktoz, kolesterol, hormon ve antibiyotik içermiyor. Şirket, bu yaklaşımı sayesinde piyasadaki en çevre dostu süt alternatiflerinden biri olduğunu iddia ediyor.
MUU, Tayland, Singapur ve Japonya’daki kahve zincirleri ve gıda üreticilerinden ürün örneği talepleri almaya başladı. Ayrıca, şirket Güney Koreli Lotte Fine Chemical ile imzaladığı niyet mektubu (MoU) sayesinde, bölgedeki dağıtım kanallarını ve pazar bilgilerini güçlendirmeyi planlıyor.
“Asya İçin Hayvansız Süt Vizyonu”
A2D Ventures ortaklarından Ankit Upadhyay, MUU’nun gıda, biyoteknoloji ve iklim etkisinin kesişim noktasında konumlandığını vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Asya nüfusunun %80’i laktoz intoleransı yaşıyor. MUU’nun hayvansız süt vizyonu cesur, zamanında ve derinden ihtiyaç duyulan bir adım.” Leave a Nest Group CEO’su Dr. Yukihiro Maru ise şu ifadeleri kullandı: “MUU’nun biyoteknolojiyle süt sektörünü dönüştürme vizyonu, küresel sürdürülebilirliği destekleme misyonumuzla birebir örtüşüyor.”
Dört Aşamalı Biyoteknoloji Süreci
MUU’nun hassas fermantasyon yöntemi dört aşamadan oluşuyor: kültür geliştirme, fermantasyon, saflaştırma ve formülasyon. Bu yöntem sayesinde hem işlevsel hem de duyusal açıdan geleneksel sütle aynı özelliklere sahip proteinler elde ediliyor. Üstelik çevresel yıkım olmadan.
Şirket, bu teknolojiyi sadece gıda endüstrisinin değil, gezegenin geleceği açısından da dönüştürücü bir güç olarak konumlandırıyor.