Artan sayıda araştırma, bağışlanan kanın PFAS, kurşun, cıva ve kadmiyum gibi endüstriyel kimyasallarla kirlenmiş olduğunu gösteriyor.
Norveç’te yapılan bir araştırma, bağışlanan kanların neredeyse tamamının güvenli kabul edilen seviyelerin üzerinde PFAS seviyelerine sahip olduğunu ve önemli bir kısmının aynı zamanda tehlikeli düzeylerde kurşun, cıva ve kadmiyum taşıdığını ortaya koydu. Kan bankaları, bu kimyasalları taramıyor çünkü yasal bir gereklilik bulunmuyor!
İlaçların aksine, endüstriyel kimyasallar piyasaya sürülmeden önce güvenlik testlerinden geçmiyor, bu da maruziyetin yaygın ve gönülsüz olduğu anlamına geliyor. Halk sağlığı bilimci ve yazar Bruce Lanphear, “Bir ünite kan PFAS ile doluysa, tehlikeli atık alanında olmalı, birinin damarlarında değil.”
Neden Önemli?
Bu, küçük bir sorun değil. Endüstriyel kimyasalların piyasaya çıkmadan önce güvenli olduklarını kanıtlamadan piyasaya sürülmesine izin veren düzenleyici, sessizce gelişen bir halk sağlığı krizi yaratıyor. Bu kimyasallar, leke tutmaz koltuklarda, yapışmaz tavalarda, gıda ambalajlarında, araba egzozlarında, tarımsal çamurlarda, içme suyunda ve nihayetinde bizim bünyemizde bulunuyorlar. Bu, isteyerek maruz kalma değil, yavaş ve sürekli bir müdahaledir. Dikkat edelim, uyaralım…