Cumartesi, Aralık 6, 2025

Dünya Enerjisinde Tarihi Dönemeç!

2025’in ilk yarısında, yenilenebilir enerji kaynakları kömürü geçerek dünyanın en büyük elektrik kaynağı oldu. Güneş ve rüzgârın bu zaferi, enerji tarihine yeni bir sayfa olarak yazılıyor. Peki Türkiye bu dönüşümün neresinde duruyor?

GES
GES

Dünyanın enerji sahnesinde bir dönüm noktasındayız. 2025’in ilk yarısında yenilenebilir enerji yani güneş, rüzgâr, hidro ve biyokütle, ilk kez kömürden daha fazla elektrik üretti. Bu, sadece istatistiksel bir başarı değil; bir zihniyet devrimi. Kömür, sanayileşme çağının simgesiydi. Artık yerini sessiz ama güçlü bir biçimde doğanın enerjisine bırakıyor.

Ember’in son raporuna göre, yenilenebilir kaynaklar 2025’in ilk altı ayında 5.072 terawatt saat elektrik üretirken kömür 4.896 TWh’de kaldı. Güneş enerjisinin katkısı özellikle çarpıcı: Son bir yılda neredeyse bütün yeni elektrik talebini tek başına karşıladı. Rüzgâr enerjisi de büyüyor, ama güneş kadar hızlı değil.

Bu dönüşümün lokomotifi Çin ve Hindistan. Çin güneş kapasitesini yüzde 43 artırırken, Hindistan hem güneşte hem rüzgârda çift haneli büyüme yakaladı. Avrupa’da enerji arzı dönemsel olarak dalgalansa da genel eğilim net: Temiz enerji artık bir niş alan değil, ana güç.

Peki ya Türkiye?

Biz hâlâ kömürle vedalaşmayı konuşuyoruz. Türkiye’nin elektrik üretiminde kömürün payı yüzde 30’un üzerinde. Üstelik bazı yeni termik santral projeleri hâlâ gündemde. Buna karşın son yıllarda yenilenebilir alanda da göz ardı edilemeyecek bir hareketlilik var:

  • Güneş enerjisinde kurulu kapasitemiz 13 GW’ı geçti.
  • Rüzgâr santralleri toplam üretimde yüzde 10’a yaklaştı.
  • Hidroelektrik ve jeotermal kaynaklar ise sistemin istikrarını sağlıyor.

Yine de tablo net: Türkiye güneşli gün sayısıyla Avrupa’nın önünde ama güneşten aldığı pay hâlâ geride. Yani potansiyelimiz var, ama hızımız düşük.

Ember analisti Małgorzata Wiatros-Motyka’nın dediği gibi, “Güneş ve rüzgâr artık talep artışıyla yarışabilecek seviyede.” Bizim için bu, “yarışı izlemek yerine koşuya katılma” zamanı anlamına geliyor.

Enerji dönüşümü sadece çevreci bir ideal değil, ekonomik bir zorunluluk. Yenilenebilir artık hem daha ucuz hem de daha dayanıklı. Türkiye’nin yeni enerji hikâyesi, kömürle değil, güneş panelleriyle yazılabilir. Ama bunun için birkaç cesur karar gerekiyor: Kömür teşviklerinin son bulması, enerji depolama teknolojilerinin hızla yaygınlaşması ve yerli üretimin desteklenmesi. Çünkü dünya zaten yönünü çizdi. Sorun “dönüşüm başlayacak mı” değil; biz ne kadar geç kalacağız?

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...