Yeşil hidrojen projeleri yavaşlıyor, maliyetler artıyor, piyasa tereddüt içinde. Ama Çin pes etmiyor. Enerji dönüşümünün yeni yıldızı olarak “yeşil amonyak”ı sahneye çıkarıyor. Peki bu yeni umut gerçekten sürdürülebilir mi, yoksa bir ara durak mı?

Enerji dünyası uzun süredir “yeşil hidrojen” rüyasının peşinde. Fosil yakıtların yerini alacak, sanayi ve taşımacılığı karbonsuzlaştıracak mucizevi bir çözüm gibi anlatıldı. Ancak son bir yılda tablo değişti. Yatırımlar yavaşladı, maliyetler düşmek bilmedi, bazı projeler iptal edildi. Tam bu noktada, Çin farklı bir yön arayışına girdi: Yeşil amonyak.
Amonyak aslında tanıdık bir madde. Gübre üretiminde, kimya sanayisinde yıllardır kullanılıyor. Ama bu kez sahneye bambaşka bir rolde çıkıyor: karbon içermeyen bir enerji taşıyıcısı olarak. Yeşil amonyak, yenilenebilir kaynaklardan üretilen hidrojenin azotla birleşmesiyle elde ediliyor. Üstelik hidrojene göre taşınması ve depolanması çok daha kolay. Bu yüzden Çin, “hidrojen devrimi”nin yavaşladığı yerde yeşil amonyakla yeni bir ivme yakalamak istiyor.
73 Milyon Ton
Bugün Çin yılda yaklaşık 73 milyon ton amonyak üretiyor; ancak bunun büyük kısmı hâlâ kömür bazlı. Yani fosil bağımlılığı sürüyor. Yeşil üretim ise elektrik maliyeti nedeniyle oldukça pahalı. Üretim maliyetinin yüzde 70 ila 80’i elektrikten geliyor ve bu da yenilenebilir enerji altyapısına büyük bir yük bindiriyor. Yine de Çin geri adım atmıyor. İç Moğolistan’da kurulan Envision Energy tesisi, yılda 320 bin ton yeşil amonyak üretimiyle dikkat çekiyor. Bu, dünya ölçeğinde en iddialı girişimlerden biri. Fakat aynı dönemde, başka ülkelerde benzer projelerin durduğunu ya da ertelendiğini görüyoruz. Talep sınırlı, yatırımcılar temkinli, piyasa hâlâ “bekle-gör” modunda. Yeşil amonyağın hikâyesindeki en kritik nokta, kimin bedel ödeyeceği. Çünkü yeşil üretim, klasik amonyağa göre en az 1,5 kat daha pahalı. Tarım sektörü bu farkı ödemeye yanaşmıyor, enerji şirketleri ise uzun vadeli alım garantisi vermiyor. Bu yüzden birçok proje kâğıt üzerinde kalıyor. Yine de bu tabloyu karamsar okumamak gerek. Eğer maliyetler düşer ve üretim ölçeklenirse, yeşil amonyak özellikle deniz taşımacılığı ve ağır sanayi için devrim yaratabilir. Karbon azaltımının en zor olduğu bu alanlarda amonyak, sessiz ama güçlü bir dönüşüm başlatabilir. Uzmanlara göre Çin, 2030’a kadar yeşil amonyakta dünyanın önde gelen ihracatçılarından biri olma potansiyeline sahip.

Fakat sürdürülebilirlik yalnızca teknolojiyle değil, politika ve talep uyumuyla da ilgili. Çin’in başarısı, yenilenebilir enerji yatırımlarını istikrarlı biçimde artırmasına, karbon fiyatlandırmasını genişletmesine ve yeşil ürünlere gerçek bir piyasa değeri yaratmasına bağlı. Bugün için yeşil amonyak, bir “enerji kahramanı” değil; daha çok enerji geçişinin sessiz adayı. Hidrojen rüyasının soluklaştığı bir dönemde, Çin yeni bir senaryo deniyor. Başarılı olursa, bu sadece enerji sektörünü değil, küresel iklim hedeflerini de yeniden şekillendirebilir.
