Moda devi Calvin Klein, sürdürülebilirlikte sınırları zorluyor. “Re-Calvin” programıyla artık kullanılmayan iç çamaşırlarını geri toplayarak tekstil atıklarına yeni bir yaşam döngüsü kazandırıyor.

Modanın devlerinden Calvin Klein, alışılmışın dışında bir sürdürülebilirlik adımı atıyor: markanın ana şirketi PVH Corporation, “Re-Calvin” adlı yeni programıyla kullanılmış iç çamaşırlarını geri topluyor. Üstelik sadece kendi markasından değil, tüm markalardan… Amaç, giyilen iç çamaşırların çöpe gitmeden önce yeniden değerlendirilmesini sağlamak ve tekstil atıklarına yeni bir yön vermek.
Moda dünyasında iç giyim, geri dönüşüm sistemlerinin en az dokunduğu alanlardan biri. Genellikle hijyen ve malzeme karışımı gibi nedenlerle yeniden kullanılamayan bu ürünler, doğrudan çöpe gidiyor. Ellen MacArthur Foundation’ın verilerine göre, tüm tekstil ürünlerinin yalnızca yüzde 1’inden azı yeni kumaş haline getirilebiliyor. “Re-Calvin” bu tabloyu değiştirmeyi hedefliyor.
Programın işleyişi oldukça basit. Kullanıcılar, web sitesi üzerinden bir gönderim etiketi alıyor ve artık kullanmadıkları iç çamaşırlarını, sütyenlerini ya da diğer iç giyim ürünlerini markaya gönderiyor. Ürünlerin bir kısmı yeniden kullanılabilir durumdaysa bağış olarak değerlendiriliyor, bazıları geri dönüştürülerek yeni tekstil ürünlerine dönüştürülüyor. Kullanılamayacak durumda olan parçalar ise enerjiye dönüştürülerek bertaraf ediliyor. Üstelik süreç sonunda göndericilere, ürünlerinin nasıl değerlendirildiğini gösteren bir e-posta da geliyor.
Moda Dünyası Alarmda
Calvin Klein’ın bu girişimi, sadece çevre bilinciyle değil, aynı zamanda moda endüstrisinin geri dönüşüm sınırlarını zorlamasıyla da dikkat çekiyor. PVH Corporation, 2025 yılına kadar tüm ürünlerini “döngüsel tasarım” ilkelerine göre üretmeyi hedefliyor. Yani, her ürünün yaşam döngüsü daha tasarım aşamasında düşünülüyor; nasıl üretileceği, nasıl kullanılacağı ve sonunda nasıl geri dönüştürüleceği planlanıyor.
İç çamaşırı gibi geri dönüşümü zor bir kategoride bu adımı atmak cesur bir karar. Çünkü sürdürülebilirlik, çoğu zaman görünür ve “pazarlanabilir” alanlarda öne çıkarılırken; Calvin Klein bu kez görünmeyen, kimsenin konuşmadığı bir ürün grubunu seçti. Bu yönüyle de, markanın sürdürülebilirlik yaklaşımını yalnızca bir iletişim aracı olmaktan çıkarıp gerçek bir sorumluluk alanına taşıdığı söylenebilir.

Moda sektörü uzun zamandır çevresel etkisini azaltmak için yenilikçi yollar arıyor. Ancak asıl fark, artık giyilemeyecek kadar kişisel bir ürünün bile döngüsel sisteme dahil edilebilmesinde. Calvin Klein’ın bu adımı, “modanın geleceği çöpte bitmemeli” diyen bir anlayışın somut karşılığı gibi görünüyor.
