Yapı sektörü, plastik kullanımında paketlemeden sonra en büyük ikinci alan haline geldi. Uzmanlara göre, 2050 yılına kadar binalarda kullanılan plastik yapı malzemelerinin talebinin iki katına çıkması bekleniyor. Bu artışın çevre ve insan sağlığı üzerinde ciddi etkileri olabileceği belirtiliyor.
Sürdürülebilir yapı malzemeleri üzerine çalışan STK Habitable’ın baş araştırmacısı Teresa McGrath, plastik kirliliğiyle mücadelenin yalnızca ambalajlarla sınırlı olmadığını vurgulayarak, “Plastiği binalardan da çıkarmamız gerekiyor” dedi.
Sektörün Göz Ardı Ettiği Tehlike: PVC ve Mikroplastikler
Raporda, yapı sektöründe kullanılan plastiklerin %70’inin PVC olduğuna dikkat çekiliyor. PVC; üretim, kullanım ve bertaraf süreçlerinde toksik kimyasallar açığa çıkaran, doğaya zarar veren en problemli plastik türlerinden biri olarak tanımlanıyor.
Ayrıca, yapı malzemelerinden kaynaklanan mikroplastiklerin yılda yaklaşık 1.5 milyon tonla okyanuslara ulaşan mikroplastiklerin %18’ini oluşturduğu bildiriliyor. Bu durum, özellikle boya, halı ve plastik boru gibi yaygın yapı ürünleri açısından büyük bir risk teşkil ediyor.
Alternatif Arayışlar Başladı
Bazı mimarlık ofisleri ve yerel topluluklar, bu sorunu çözmek adına yenilikçi yaklaşımlar geliştiriyor. ABD’de Lower Sioux Yerli Topluluğu, kenevir bazlı “hempcrete” gibi doğal ve toksik olmayan yapı malzemeleriyle plastik alternatifleri üzerinde çalışıyor. Bu tarz biyobazlı çözümler, özellikle yalıtım ve iç mekân uygulamalarında umut vadediyor.
Perkins&Will gibi önde gelen mimarlık firmaları ise, sürdürülebilirlik rehberlerinde plastik kullanımını azaltmaya yönelik tasarım ilkeleri yayınlayarak sektörde farkındalık yaratmayı hedefliyor.