Enerji sektöründe 20 yılı aşkın deneyimiyle dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik alanında öncü adımlar atan ATP Group, yeşil finansın geleceğini adına vizyoner bir girişime imza attı: ATP GreenX.
Röportaj: Nüshet Çamuşoğlu

Türkiye’nin ilk dijital yeşil enerji pazar yeri olarak konumlanan platform, işletmelere karbon ayak izlerini ölçme, yönetme ve yeşil enerji sertifikalarıyla dengeleme imkânı sunuyor. Blockchain tabanlı yapısıyla GreenX sürdürülebilirlik çözümleri sağlıyor. ATP GreenX Birim Başkanı Tuğba Sarı, şirketin Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecindeki rolünü ve uluslararası karbon piyasalarına açılan vizyonunu anlatıyor.
Sizi ve ATP çatısı altındaki GreenX’i tanıyabilir miyiz?
12 yıl enerji sektöründe farklı pozisyonlarda görev aldıktan sonra ATP bünyesine katıldım ve burada sekizinci yılımı tamamlamak üzereyim. ATP GreenX yolculuğumuz ise 2023 yılında başladı. Öncelikle marka tescil sürecimizi tamamladık ve platformun vizyonunu “yeşil enerji ticaretinin dijital geleceği” olarak tanımladık. GreenX ismi, “Green Exchange” ifadesinin kısaltmasıdır; yeşil enerji ürünlerinin dijital ortamda alınıp satıldığı bir değişim platformunu temsil eder. Bu proje, hem ATP’nin hem de Ata Holding çatısı altındaki ilk sürdürülebilirlik ve yeşil finans girişimlerindendir.
ATP GreenX’i, Türkiye’nin ilk dijital yeşil enerji pazar yeri olarak tanımlayabiliriz. Buradaki “pazar yeri” kavramı, şirketlerin yenilenebilir enerji sertifikalarını dijital ortamda alıp satabilmesini ifade ediyor. Bu sertifikalar arasında I-REC, YEK-G, Gold Standard ve REDD+ gibi hem Türkiye’de hem uluslararası ölçekte geçerli sertifikalar yer alıyor. ATP GreenX, şirketlerin karbon ayak izlerini ölçme ve emisyonları dengeleme sürecini dijitalleştirerek, tek bir platformda yapmalarına olanak tanıyor. Firmaların bu emisyonlarını yeşil enerji sertifikalarıyla dengelemelerine de imkân veriyor.
GreenX kurumlara karbon emisyonlarını ölçme ve analiz etme süreçlerinde nasıl bir kolaylık sağlıyor?
Bu süreçte insan kaynakları, muhasebe, kalite kontrol ve üretim hatları gibi bölümlerden; enerji, yakıt, lojistik, atık ve seyahat gibi onlarca parametreye ait verilerin bir araya getirilmesi gerekiyor. Özellikle Kapsam 3 emisyonları söz konusu olduğunda yalnızca şirket içi değil, tedarik zinciri boyunca toplanan veriler de devreye giriyor.
ATP GreenX, gelen verileri tek bir dijital altyapıda topluyor. Yönetim ekipleri, karbon verilerini bütüncül bir şekilde izleyebiliyor, analiz edip, yönetebiliyor. Böylelikle, operasyonel verimlilik artıyor, hatalar ortadan kalkıyor, kaynak yönetimi daha hızlı ve doğru hale geliyor. Ayrıca halka açık firmaların sürdürülebilirlik raporlaması yapma zorunluluğu bulunuyor. Platform, verileri bu standartlara uygun biçimde otomatik olarak rapora dönüştürüyor. Yapay zekâ destekli veri analitiği sayesinde, firmanın karbon emisyonlarının yoğunlaştığı alanları tespit ediyor ve bu alanlara özel azaltım stratejileri öneriyor. Kısacası ATP GreenX, şirketlerin karbon ayak izini ölçtüğü, raporladığı, dengelediği ve iyileştirme stratejilerini planlayabildiği uçtan uca dijital bir sürdürülebilirlik yönetim platformu sunuyor.
İşletmeler sizin ticaret platformunuzdan yararlanarak sürdürülebilirlik hedeflerine nasıl ulaşabilir?
Sürdürülebilirlik, bugün artık şirketlerin yeni bir iş döngüsüne girdiği dönemi temsil ediyor. Firmalar yalnızca operasyonel ya da ticari performanslarını değil; ürünlerinin ve süreçlerinin çevresel etkilerini de değerlendirmek zorundalar. Bu dönüşümün en önemli nedeni, sürdürülebilirliğin yeni bir rekabet kriteri olması.
Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ından fazlası Avrupa’ya gidiyor ve sürdürülebilirlik standartları bu pazara girişin ön koşulu haline geldi. Türk şirketlerinin de düzene uyarlanmaları gerekiyor. Bugün bireylerin finansal geçmişlerini ölçen bir “Findeks” raporu varsa, şirketlerin de buna benzer şekilde sürdürülebilirlik skorları oluşuyor. Bu bizi ESG (Environmental, Social, Governance) yönetimi yani çevresel, sosyal ve yönetişim temelli performans ölçümü sistemine götürüyor. Yakın gelecekte firmaların itibarı, yatırım erişimi ve rekabet gücü artık bu ESG skorlarıyla değerlendirilecek.
Bu noktada, ATP GreenX işletmelere üç temel katkı sağlıyor:
Karbon Yönetimi: Firmalar, karbon ayak izlerini ölçüyor, azaltım planlarını oluşturuyor ve bu verileri regülasyonlara uygun biçimde raporluyor.
Karbon Dengeleme: Eğer doğrudan yenilenebilir enerjiye yatırım yapamıyorlarsa, platform üzerinden I-REC, Gold Standard veya Verra gibi uluslararası geçerli sertifikaları satın alarak emisyonlarını dengeleyebiliyorlar.
Dijital Raporlama: Tüm bu işlemler blockchain tabanlı sistemle kayda alınıyor, süreç hem şeffaf hem de denetlenebilir hale geliyor.
ATP GreenX olarak Türkiye’de ve uluslararası ölçekte gönüllü karbon piyasasını kurduk ve aktif biçimde işletiyoruz. Şirketler, yeşil enerji sertifikaları veya karbon kredileriyle işlem yaparak hem emisyonlarını dengeleyebiliyor hem de sürdürülebilirlik hedeflerine somut bir adım atabiliyorlar. Platformumuz, bu süreci kolay, güvenilir ve izlenebilir hale getirerek kurumların sürdürülebilirlik stratejilerini dijitalleştirmelerine yardımcı oluyor. Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) 1 Ocak 2026 itibarıyla devreye girmesiyle birlikte bu yapılar daha da önem kazanacak. Avrupa ETS’si o tarihte tam anlamıyla yürürlüğe girerken, Türkiye ETS’si ilk iki yılı pilot dönem olarak geçirecek. Bu süreçte devlet ücretsiz tahsislerle geçişi destekleyecek. 2028 itibarıyla ise sistem, kademeli olarak mali sorumluluk içeren uygulama dönemine geçecek. Gönüllü karbon piyasası da bu yeni yapının ayrılmaz bir parçası olacak. Gönüllü piyasalarda yapılan karbon dengeleme işlemleri ulusal karbon azaltım hedeflerinin bir bileşeni olarak değerlendirilecek. Bu durum, işletmeler için büyük fırsat: Artık gönüllü karbon yönetimi, doğrudan yasal uyum ve rekabet avantajı anlamına gelecek. Biz, 2026–2027 dönemini işletmeler için birer hazırlık ve yatırım yılı olarak görüyoruz. Bugünden konumlanan şirketler, ETS devreye girdiğinde sürdürülebilirlik liderliği pozisyonuna geçmiş olacak.
Platformunuz blockchain tabanlı bir altyapıya sahip…
GreenX, tıpkı borsa mantığıyla çalışan otomatik eşleştirme sistemine sahip. Kullanıcı bir alım ya da satım talebinde bulunduğunda, sistem en uygun fiyat ve ürünle eşleşmeyi otomatik olarak gerçekleştiriyor. Her işlem, blockchain üzerinde zaman damgası ile bir dijital deftere (ledger) kaydediliyor ve bu kayıt bir daha değiştirilemiyor. Bu sayede piyasadaki tüm işlemler geri dönüştürülemez, doğrulanabilir ve şeffaf hale geliyor. Bu teknolojinin en önemli katkılarından biri de çifte sayımı önlemesi. Karbon ya da yeşil enerji sertifikası ticaretinde aynı sertifikanın birden fazla kez el değiştirmemesi, yani çifte sayılmaması önem taşıyor. Bizim altyapımız bu riski ortadan kaldırarak, piyasanın itibarını da güçlendiriyor. EPİAŞ ve farklı ülkelerdeki enerji borsalarıyla planlanan entegrasyonlar sayesinde GreenX, uluslararası standartlarla uyumlu ve karşılıklı doğrulamaya hazır bir yapıya sahip. Kısacası, ATP GreenX blockchain teknolojisini piyasa güveninin temeli olarak konumlandırıyor.
Türkiye’nin yeşil dönüşüm yolculuğunda güçlü bir çözüm ortağı olarak yakın gelecek planlarınız nelerdir?
Kısa vadede hedefimiz, Türkiye pazarını şekillendirmek ve yeşil enerji ile karbon sertifikası ticaretinde dijital dönüşümü tamamlamaktır. GreenX’in kuruluş amacı, geleneksel yöntemlerle yürütülen sertifika işlemlerini dijital, şeffaf ve izlenebilir bir yapıya taşımaktı. Bugün gönüllü karbon piyasası önemli bir hacme sahip, ancak fiyat ve işlem şeffaflığı sınırlı. ATP GreenX bu alanda, herkesin erişebildiği, fiyatların ve işlem hacimlerinin izlenebildiği bir ‘yeşil enerji borsası’ olarak konumlanıyor.
Şu anda 204 kurumsal üyeyle çalışıyoruz. Kısa vadede amacımız, bu işlemlerin tamamını dijitalleştirerek tüm karbon ve yeşil sertifika ticaretinin GreenX platformu üzerinden yapılmasını sağlamak ve işlem hacmini büyütmek. Orta vadede odağımız, Avrupa pazarına açılmak. 2025 itibarıyla bu yönde ilk adımı attık; Hollandalı broker ACT, ATP GreenX üzerinden ilk uluslararası sertifika ticaretini gerçekleştirdi. Özellikle euro ve dolar bazlı işlemler için sanal POS ve ödeme altyapısı entegrasyonlarını tamamlamak, öncelikli adımlarımız arasında. 2026’nın, GreenX’in Avrupa pazarına tam anlamıyla açıldığı, ticari hacmini ve görünürlüğünü artırdığı bir yıl olacağını öngörüyoruz. EPİAŞ ile teknik entegrasyon sürecimizi hem gönüllü karbon piyasası hem de Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) için tamamlamayı hedefliyoruz. Bu adımlar, GreenX’i Avrupa’da lisanslı bir emir iletim ve ticaret platformu olarak konumlandıracak.
Uzun vadede hedefimiz, Avrupa merkezli bir hub olarak Asya-Pasifik bölgesine açılmak. Karbon piyasalarının regülasyon açısından en hızlı olgunlaştığı bölge Avrupa; bu nedenle en yüksek işlem hacmini Avrupa ETS’sinin oluşturacağını öngörüyoruz. Ancak Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde de ciddi bir potansiyel görüyoruz. Mısır, Tunus ve Fas gibi ülkelerde artan yatırımlar, ihracatçı şirketlerin karbon dengeleme ihtiyaçlarını bu bölgelere kaydırıyor. GreenX olarak, karbon ve yeşil enerji sertifikalarının küresel ölçekte ticaretinin yapıldığı bir dijital platform olma vizyonuyla ilerliyoruz.
2023 Sürdürülebilirlik Raporunuzda, ATP GreenX’in bulut tabanlı mimariyle genişleyebilen SaaS çözümü yer alıyor…
Bugün dijital dönüşümün merkezinde yapay zekâ, büyük veri ve bulut teknolojileri yer alıyor. Ancak bu sistemlerin arkasında çalışan yüksek kapasiteli veri merkezleri, küresel ölçekte en yüksek enerji tüketimine sahip altyapılar arasında. ATP GreenX olarak tam da bu noktada fark yaratıyoruz. Geliştirdiğimiz hibrit ve bulut tabanlı mimari, enerji verimliliğini artırarak karbon ayak izini azaltıyor. Bu sayede, platformumuzda gerçekleştirilen her işlem güvenli, optimize edilmiş ve sürdürülebilir bir dijital ortamda yürütülüyor. Sürekli değişen mevzuat yapısında sistem, gerekli güncellemeleri anlık olarak entegre edebiliyor. Bu yapı sayesinde her şirket, kendi operasyonel kapasitesine uygun şekilde sistemi kullanabiliyor ve karbon etkisini azaltma sürecine doğrudan katkı sağlayabiliyor. GreenX’in bulut tabanlı SaaS altyapısı, yalnızca teknolojik bir tercih değil; dijitalleşme ile sürdürülebilirliği aynı çizgide buluşturan bir yaklaşımın parçasıdır. 2028 itibarıyla sistem, kademeli olarak mali sorumluluk içeren uygulama dönemine geçecek. Gönüllü karbon piyasası da bu yeni yapının ayrılmaz bir parçası olacak.
