Yeni bir Morgan Stanley araştırması, büyük fon sahiplerinin yatırım yöneticisi seçerken sürdürülebilirlik performansını belirleyici bir kriter haline getirdiğini gösteriyor. ESG yatırımları hem rekabet avantajı hem de güçlü getiri beklentisiyle hızla yükseliyor.
Kurumsal yatırım dünyasında dengeler belirgin biçimde değişiyor. Morgan Stanley’in yayımladığı son “Sustainable Signals” araştırması, büyük fon sahipleri ve varlık yöneticileri arasında sürdürülebilir yatırımın artık istisna değil, ana akım bir tercih olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya göre varlık sahiplerinin yüzde 90’ı, bir yatırım yöneticisi seçerken sürdürülebilir yatırım kapasitesini “ayırıcı fark” olarak görüyor. Yani artık ESG performansı, portföy yönetiminde hem güven hem de prestij kazandıran bir unsur.
Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise sürdürülebilir fonlara yönelik artan iştah. Fon sahiplerinin büyük bölümü, önümüzdeki iki yıl içinde sürdürülebilir yatırımlarını büyütmeyi planlıyor. Varlık yöneticileri de benzer beklentide; sürdürülebilir fonların yönetilen varlıklar içindeki payının hızla artacağı öngörülüyor. Bu yükselişin arkasında yalnızca etik kaygılar yok. Kurumsal yatırımcılar, sürdürülebilir fonların uzun vadede riskleri azaltan, daha dayanıklı ve istikrarlı getiri sunan bir yapı oluşturduğunu artık veriyle görüyor.
Önümüzdeki 5 Yıl Kritik
Öne çıkan yatırım temaları da bu eğilimi doğruluyor. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve düşük karbonlu çözümler hâlâ ilk sıralarda yer alırken, bu yıl iklim değişikliğine uyum ve dirençlilik yatırımlarının da hızlı yükselişe geçtiği belirtiliyor. Birçok yatırımcı, iklim risklerinin önümüzdeki beş yıl içinde varlık fiyatları üzerinde ciddi baskı yaratacağını düşünüyor ve stratejilerini buna göre yeniden şekillendiriyor.
Bununla birlikte sürdürülebilir yatırımın önünde bazı yapısal engeller hâlâ duruyor. Araştırmaya katılan yatırımcıların en büyük şikâyeti, tutarlı ve güvenilir ESG verilerinin hâlâ yeterince erişilebilir olmaması. Küresel düzenlemelerdeki belirsizlikler de karar alma süreçlerini zaman zaman zorlaştırıyor. Yine de genel tablo oldukça net: Kurumsal yatırımcılar sürdürülebilirliği geçici bir eğilim olarak değil, finansal yönetimin temel unsurlarından biri olarak konumlandırıyor.