Cuma, Aralık 5, 2025

Küresel İklim Hareketi New York’ta Hız Kazandı

New York’ta düzenlenen İklim Haftası NYC 2025, bu yıl tartışmalarda yeni bir dönemin başladığını gösterdi. Yıllardır verilen taahhütler ve büyük sözler artık geride kalmıştı; bu kez odak, “nasıl uygulanacak, nasıl ölçeklenecek?” sorusundaydı.

NYC 25
NYC 25

Etkinlik boyunca iklim finansmanı, dayanıklılık ve adil geçiş en çok konuşulan başlıklar oldu. Panellerde, temiz enerjiye ve dirençli altyapıya yapılan yatırımların hâlâ yetersiz kaldığı vurgulandı. Ancak özellikle gelişmekte olan ülkelerde hibrit finansman modelleri ve yenilikçi ortaklıkların öne çıktığı dikkat çekti. Katılımcılar, sermayenin var olduğunu, asıl eksikliğin yatırım yapılabilir projeler ve paydaşlar arasında güçlü bir koordinasyon olduğunu dile getirdi. “Çifte maddiyat” kavramı bu yıl sıkça gündeme geldi. Yatırımcılar artık sadece iklim değişikliğinin portföylerine etkisini değil, portföylerinin dünyaya olan etkisini de sorgulamaya başladı. Bu bakış açısı risk yönetimini, raporlama anlayışını ve hatta finans sektöründeki sorumluluk tanımlarını yeniden şekillendirdi. Yine de farklı ülkelerdeki düzenlemelerin uyumsuzluğu, uygulamayı zorlaştıran en önemli engellerden biri olarak öne çıktı.

Dayanıklılık teması da güçlü bir şekilde hissedildi. Artan iklim şokları, finansal sistemin risk hesaplarını baştan yazmasına yol açtı. Yeni araçlar, riskleri daha görünür kılarken; aşırı hava olaylarına dayanıklı altyapılardan, iklim uyumunu ödüllendiren finansal ürünlere kadar yeni fırsat alanlarını da ortaya çıkardı.

Geçiş finansmanı da benzer bir tablo sundu: ilerleme vardı ama eşitsizdi. Yatırımcılar iklim senaryolarını portföylerine dahil etmeye başlasa da bunun kamu ve özel piyasalara tam olarak yansıması henüz gerçekleşmedi. Bu nedenle riskleri azaltırken performansı korumak, finansçılar için temel bir denge arayışına dönüştü. Etkinlikte en çok konuşulan konulardan biri de adil geçiş oldu. Karbon azaltımının hassas topluluklara yük olmaması gerektiği, yalnızca ahlaki bir sorumluluk değil, aynı zamanda uzun vadeli toplumsal dayanıklılığın anahtarı olarak görüldü. Bu vurgu, COP30’a giden yolda yatırımcıların sosyal boyutları da kapsayan iklim finansmanı modelleri geliştirmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ana oturumların dışında yapılan görüşmelerde ise sigorta sektörü ön plana çıktı. Artan tazminat talepleri mevcut modellerin sürdürülebilirliğini tehdit ederken, sigortanın aynı zamanda dirençli projelere sermaye yönlendirebilecek güçlü bir araç olabileceği konuşuldu.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...