Geçmişte AB’nin plastik geri dönüşümüyle ilgili kuralları nedeniyle yüz milyonlarca euroluk yatırımını askıya alan Exxon, şimdi de İklim Yasası’nın kaldırılması için girişimlerde bulunuyor…
Avrupa Birliği’nin geçtiğimiz yıl kabul ettiği Kurumsal Sürdürülebilirlik Yönergesi (CSDDD), iş dünyasında giderek büyüyen bir tartışmaya yol açıyor. Yasa, şirketlerin yalnızca kendi faaliyetlerinden değil, tedarik zincirlerindeki çevresel ve sosyal sorunlardan da sorumlu tutulmasını şart koşuyor ve uyulmaması halinde küresel cironun yüzde beşi oranında ağır cezalar öngörüyor. Bu yaklaşım, bir yandan şirketleri daha şeffaf ve sorumlu olmaya zorlarken diğer yandan uluslararası rekabet açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor.
Dünyanın en büyük enerji tedarikçilerinden biri olan Exxon Mobil, bu düzenlemeye en sert tepki gösterenlerden biri. Şirketin CEO’su Darren Woods, yasanın Avrupa’nın rekabet gücünü baltalayacağını ve ABD merkezli şirketleri bölgeden uzaklaştıracağını savunuyor. Exxon, Washington’dan destek arayarak bu düzenlemenin tamamen kaldırılması için girişimlerde bulunuyor. Geçmişte AB’nin plastik geri dönüşümüyle ilgili kuralları nedeniyle yüz milyonlarca euroluk yatırımını askıya alan şirket, şimdi de bazı operasyonlarını küçültmüş ya da kapatmış durumda.
Bu tablo, sürdürülebilir iş yaşamı açısından kritik bir tartışmayı gündeme getiriyor. Bir yanda artan maliyetler, bürokratik yükler ve kısa vadeli kârlılık kaygıları var; diğer yanda ise iklim krizi, insan hakları ihlalleri ve uzun vadeli riskleri minimize edecek yeni bir iş modeli ihtiyacı. Düzenlemeler, şirketleri zorlasa da gelecekte hem tüketici güveni hem de yatırımcı ilgisi açısından güçlü bir koruma kalkanı sunabilir. Exxon’un sert çıkışı ise bu ikilemi görünür kılıyor: Şirketler, kısa vadeli kâr baskısına teslim olup yasaları geri püskürtmeye mi çalışacak, yoksa geleceğin iş dünyasını şekillendirecek sürdürülebilirlik dönüşümünü sahiplenmeye mi karar verecek?