Cumartesi, Aralık 6, 2025

Küllerinden Doğmak: Ormanlar Nasıl Yeniden Yeşerir?

Yazar: Melda Tuna – Sürdürülebilirlik Uzmanı

Yangınların kontrol altına alınmasıyla birlikte yürekleri yanan birçok vatandaş çözüm arayışına girdi bile. İzmir ve çevresindeki bölgelerde kimi işletmeler fidan bağışı kampanyaları başlattı, kimi gönüllüler tohumlarla yanan alanlara umut serpmek istiyor. Sosyal medya, “ormanlarımızı birlikte yeşertelim” çağrılarıyla dolup taşıyor.

Ama uzmanlar uyarıyor: Doğa buna henüz hazır değil.

Doğanın kendi ritmi, kendi planı, kendi toparlanma süreci var. Bu sürece insan müdahalesi iyi niyetli bile olsa, yanlış zamanda ve yanlış yöntemle yapılırsa faydadan çok zarar getirebilir.

Peki yangından sonra doğa nasıl iyileşiyor?
Bu sorunun yanıtını İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile konuştuk.

YANGINDAN SONRA DOĞA NASIL İYİLEŞİR?

Tolunay, toplumsal hafızamızda kızılçamın adının haksız yere yangınla anıldığını söylüyor:

“Yangınları çıkaran kızılçam değil, insanlar.”

Kızılçamlar, on binlerce yıldır Anadolu’da var ve özellikle Akdeniz’in kurak ve kayalık alanlarında başka hiçbir ağacın yaşayamayacağı koşullarda yeşeriyor.Yangın sonrasında yeniden ağaçlandırma baskısı oluşsa da, kızılçam aslında bu döngüye adapte olmuş bir tür.

“Yangınlardan sonra sıcaklığın etkisiyle kozalaklar açılır ve tohumlar toprağın üzerindeki küle düşer. Küller ise bir nevi gübredir. İçinde kalsiyum, potasyum gibi elementler bulunur. Bu nedenle yangınlardan sonra toprağı iyileştirmek için kompost ya da kimyasal gübre kullanılmasına gerek yoktur”

Toprağın birkaç santim altına kadar etkilendiğini, ama bu tabakanın altında köklerin ve soğanlı bitkilerin yaşamaya devam ettiğini vurgulayan Tolunay, yangından sonra maki bitkilerinin köklerinden, soğanlı ve yumrulu türlerin ise topraktan yeniden sürgün verdiğini aktarıyor.

“Sonbahar yağışları geldiğinde metrekareye onlarca kızılçam fidanı gelir. Halbuki ağaçlandırmayla 6 metrekareye ancak 1 fidan dikilir Bu dinamikler nedeniyle Kızılçam orman yangınları sonrasında alanı korumak, ağaçlarda yeterince tohum yoksa yakındaki yanmamış kızılçam ormanlarından toplanan tohumları serpmek yeterli olacaktır.”

Bu nedenle, alan korunmalı; gerekiyorsa yakındaki ormanlardan tohum toplanmalı ve ancak en son çare olarak fidan dikimi tercih edilmeli.

Görsel mumowrap sayfasından alınmıştır.

VATANDAŞ OLARAK NE YAPMALIYIZ?

Peki vatandaş ne yapmalı? Tolunay bu konuda oldukça net:

“Hiçbir şey yapmasınlar.”

Kulağa sert gelebilir ama açıklaması yerinde: Evde yenilen meyvelerin tohumları ormana atıldığında, bu çekirdekler hastalık ve zararlıları taşıyabilir.

“Kültüre alınmış türler genetik kirliliğe yol açar.”

Bu sadece kayısı çekirdeği için değil, kızılçam tohumları için de geçerli. Farklı bölgelerden getirilen tohumlar bile ormanın genetik yapısını bozabiliyor. Tolunay, tür değişikliğine gidilirken en az 80-100 yıl sonrasındaki iklim özelliklerinin düşünülerek karar alınması gerektiğini vurguluyor ve küresel sıcaklıkların artması ile bu dengenin her zamankinden daha hassas olduğuna dikkat çekiyor.  

 “Genetik çeşitliliği korumak, ormanların iklim değişikliğine uyumundaki en önemli araçtır” 

ZEYTİN DİKİMİ MÜMKÜN MÜ?

Sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan “çamlardan vazgeçip zeytin dikelim” önerisi kulağa pratik gibi gelse de bilim insanlarına göre bu fikir büyük bir ekolojik riski beraberinde getiriyor. Bu yaklaşımı net biçimde “ekolojik intihar” olarak tanımlayanlar bile var.

“İnsanlar ormanlardan gıda üretilmediği için zeytin ve meyve dikerek gıda da üretileceğini düşünüyorlar” diyen Prof. Dr. Doğanay Tolunay, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Ayrıca bu ağaçların yanmadığını düşünmeleri hatalı. Bütün ağaçlar yanar. Ormanlar bir ekosistemdir. Meyvelikler ve zeytinlikler ise bahçedir.”

Tolunay, ormanların sağladığı ekosistem hizmetlerini şöyle özetliyor: “Ormanlar hem ağaçlarda hem de toprakta karbon depolar, selleri önler, türler için habitatlar sağlar. Bahçelerde ise sadece birkaç tür vardır. Bunların çoğu da zeytin sineği gibi zararlıdır. Karadeniz’de neden çok heyelan olur bilir misiniz? Ormanların çay bahçesine dönüştürülmesi nedeniyle. Ormanda ölmüş bir ağaçta dahi yüzlerce farklı türden binlerce canlı yaşar. Ormanlar olmazsa yaşam da olmaz

İYİ NİYET YETMEZ, BİLGİ GEREK

Yangınlar yüreğimizi yakıyor, ama doğaya yardımcı olmak isterken ona zarar verebileceğimizi unutmamalıyız. Evdeki tohumları doğaya fırlatmak, bilinçsizce fidan dikmek, “bir şeyler yapmış olma” arzusuyla harekete geçmek… Bunlar iyi niyetli ama riskli davranışlar olabilir. Çünkü bilinçsiz tohum ve  fidan dikimleri:

  • Hastalık taşıyabilirler
  • Genetik kirliliğe yol açabilirler
  • Doğal rejenerasyonu engelleyebilirler

Ormanlar kendini yenileyebilir. Kızılçam, yangına dirençli ve doğaya entegre bir türdür. Yeter ki doğaya zaman tanıyabilelim…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...