Uruguay’ın Jaureguiberry kasabasında, Latin Amerika’nın döngüsel ekonomi prensiplerine göre inşa edilen ilk okulu yer alıyor. Tamamen atık malzemelerden yapılan ve kendi kendine yetebilen bu kamu okulu, sürdürülebilir eğitimde öncü bir örnek olarak dikkat çekiyor.

Montevideo’ya yaklaşık 80 kilometre uzaklıktaki, 500 kişilik küçük bir sahil kasabasında yer alan bu okul; sadece bir bina değil, aynı zamanda doğaya saygılı yaşamın bir sembolü. 3 ila 12 yaş aralığında 100 öğrenciye eğitim veren yapı, çevresel sorumluluğu hem teoride hem pratikte yaşatıyor.
Çöpten Mimariye: Atıkla Yapılmış Bir Okul
Okulun inşaatında 2.000 otomobil lastiği, 5.000 cam şişe, 8.000 alüminyum kutu ve 2.000 metrekarelik karton kullanıldı. Geleneksel tuğla ve çimento malzemeleriyle birlikte, bu ikinci yaşam döngüsüne sahip ürünler komşuların da katkısıyla toplandı. İnşa sürecinde 30 ülkeden gelen 100 gönüllü de projeye destek verdi. Toplam 270 metrekarelik okul alanında her şey sürdürülebilir bir çerçevede tasarlandı. Güneş panelleri ve rüzgar türbinleri ile kendi elektriğini üreten okul, yağmur suyu toplama sistemine sahip. Çatıdaki sistem sayesinde dört tankta 30.000 litre su biriktirilip filtreleniyor ve organik bahçelerde yeniden kullanılıyor.
Üç sınıf, dört banyo ve çeşitli ortak alanlardan oluşan okul, sıfır atık ilkesine göre işliyor. Her malzeme, bir şekilde yeniden değerlendiriliyor.
Toplumun Sahiplendiği Bir Eğitim Projesi
Eskiden kiralık bir binada hizmet veren okul, artık tamamen yerel halkın desteğiyle varlığını sürdürüyor. Aileler, okulun yönetiminde söz sahibi olurken, yerel bilgi ile eğitim ihtiyaçlarını harmanlayan atölyeler düzenleniyor. Yerel kalkınmayı destekleyen “Liga de Fomento” okulun taşınmasını önerdiğinde topluluk bu karara karşı çıktı. Yıllar süren mücadele sonucunda, okul bulduğu bu alanda kalıcı hale geldi.
Öğrenciler Doğayı Ders Kitabında Değil, Toprakta Öğreniyor
Jaureguiberry’deki öğrenciler doğaya yalnızca saygı duymayı öğrenmiyor, bunu yaşıyor. Haftada en az bir saatlerini okul bahçesindeki sebzelerle ilgilenerek geçiriyorlar. Yetiştirdikleri çilek, marul, ıspanak, domates ve patates gibi ürünleri birlikte pişiriyor ve tüketiyorlar. Bu yenilikçi projenin fikir öncüsü, eğitimle çevreyi buluşturan projeler geliştiren Tagma Derneği’nden Martín Espósito oldu. Espósito, sürdürülebilir mimarisiyle tanınan ABD’li mimar Michael Reynolds ile iletişime geçti. Reynolds daha önce Sierra Leone, Meksika, Haiti, Avustralya, Kanada ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde benzer projelere imza atmıştı. Jaureguiberry’deki okul, Reynolds’ın çizdiği tasarımla sadece 1,5 ayda tamamlandı ve 16 Mart 2016’da resmen açıldı.
Küçük Bir Kasabadan Büyük Bir Fikir
Başlangıçta ütopik bir hayal gibi görünen bu okul, bugün çevresel duyarlılık ve toplumsal iş birliğinin somut bir örneği haline geldi. Sadece bir bina değil, yeni bir eğitim anlayışının ve sürdürülebilir yaşam biçiminin temsili olan okul; gelecekteki eğitim modelleri için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
