Günümüzde evimizin atıklarını dahi ayrıştırmayı toplum olarak tam beceremez iken, deniz ve okyanusları nasıl temizleyeceğiz değil mi?

Aslında dünyanın en önemli can damarı deniz ve okyanuslardır. Ve can damarları temizlenmiş bir gezegen, tüm canlılar için daha da yaşanabilir bir ortam oluşturmaktadır. İşte tam da burada, gelişen teknoloji ve yapay zekâ devreye girmesi gereken en önemli etkenler. Nasıl mı? Bir an için gözlerinizi kapatın ve siz uyurken, çalışırken, gezerken sizin yani tüm insanlığın adına denizleri temizleyen minik cihazlar olduğunu düşünün. Yani yaşadığınız dünyayı daha da temiz hale getirmek için çaba harcayan bir teknoloji ve yapay zeka algoritması. Gezegenimizin sağlığı için okyanusların ve denizlerin temizlenmesi en kritik adımları oluştururken, yapay zekanın da bu çalışmada yer alıyor olması büyük bir kazanım.
Yazımın başlığında da belirttiğim gibi, bu yazdıklarım yapılabilir ise geleceğin çevreci kahramanları nanobotlar olacak. Nanobotlar nasıl çalışacak derseniz, suda hareket halinde olan nanobotlar, denizler ve okyanuslarda bulunan plastikleri, kimyasal atıkları ve hatta petrol sızıntılarını dahi moleküler düzeyde parçalayacak. Bu parçalama esnasında nanobotlar çalışırken fosil yakıt tüketmemesi için biyo taklitçi tasarım diye adlandırabileceğimiz bir sistem oluşturabilir. Yani balık pulları gibi enerji toplayan yapılar ve kendi kendini besleyen sistemler veya deniz suyundaki tuzdan elektrolizle enerji üretimi oluşturulabilir.
Daha sonra AI destekli otonom sürüler halinde çalışacak olan bu nanobotlar, su akıntı yönü ve kirlilik haritasını analiz ederek en verimli temizleme rotalarını oluşturabilir. Böylelikle 5 mm daha küçük plastikler dahi avlanarak geri dönüştürülebilir. Bununla birlikte temizlenen mercan resifleri ve deniz ekosistemi gıda krizini hafifletecektir. Böylelikle okyanusların karbon emilimi kapasitesi artarak daha temiz bir atmosfer oluşumuna yardımcı olur.
Nanobotlar Nasıl Çalışır?
Önce hedef tanımlaması yani yüzeylerindeki polimer sensörleriyle yalnızca deniz ve okyanuslarda bulunan plastikleri hedef alır.
Kendi kendilerinin çalışmasının sürekliliği için enerji üretimini, deniz suyundaki tuzdan elektrolizle enerji ile sağlarlar.
Yeryüzünde bulunan merkezi bir AI istasyonu, nanobotların dağılımını okyanus akıntılarına göre optimize ederek, nanobot sürülerinin gideceği yönü tayin eder ve yönlendirme yapar.
Projenin Avantajları
Ekonomik teşvik anlamında plastik toplamanın, yakıta çevrilmesi sonrası yakıt satışıyla kârlı bir kazanç sağlanılmış olur. Ekoloji dostu diyebileceğimiz bu çalışma sayesinde okyanus ekosistemlerinin iyileşmesi hızlanır. Atık diye adlandırdığımız plastiklerin yakıta dönüştürülmesi ile bir nevi enerji bağımsızlığı elde edilir ki bu da fosil yakıt ithalatının azalması anlamına gelir.
Zorluklar ve Çözümler
Nanobotların ilerleyen süreçte kontrolden çıkma durumlarına karşı önlem olarak “biyolojik ömür sınırı” konulması ile de bu risk en aza indirilebilir. Nanobotlar, teknoloji ve ekolojinin kesişiminde devrimsel bir model sunuyor. Proje, “atığı servete çevirirken” gezegenin geleceğini de koruyor. UNEP verilerine göre, okyanuslarda 190 milyon ton plastik bulunuyor. Nanorobotlar ile bu plastikler bir kaynağa dönüştürülebilir.
“Denizlerimiz temiz, enerjimiz yenilenebilir olsun!”
Soru: Sizce bu tür projeler için en acil adım ne olmalı?
Farkındalık mı?
Fonlama mı?
Yasal düzenlemeler mi?
