Elektrikli araçlar (EV) hakkında yanlış bilgiler, kamuoyunda sandığımızdan çok daha yaygın. Yeni bir araştırma, bu tür efsanelerin elektrikli araç sahipleri arasında bile kabul gördüğünü ortaya koydu.

Avustralya, ABD, Almanya ve Avusturya’da yürütülen çalışmada, dört ülkede toplam 4.200 elektrikli araç sahibi olmayan kişiyle anket yapıldı. Katılımcılara elektrikli araçlarla ilgili dokuz yaygın ve yanlış iddia sunuldu ve bu iddialara katılıp katılmadıkları soruldu.
Yanlış Bilgilere Yüksek Düzeyde Katılım
Toplamda 36.000’in üzerinde yanıt analiz edildi. Yanıtların %36’sı yanlış bilgilere katılım yönündeydi. %23’ü bu iddialara karşı çıkarken, %24 kararsız kaldı ve %17’si konuyla ilgili bir fikri olmadığını belirtti. Yanıltıcı bilgilere en fazla katılım Almanya’da, en az ise ABD’de görüldü. Ancak ülkeler arasındaki farklar görece küçüktü.
En çok inanılan efsane, elektrikli araçların benzinli araçlara göre yangın çıkarma ihtimalinin daha yüksek olduğuydu. Bu iddiaya inananların oranı ülkelere göre %43 ile %56 arasında değişti.
Yanlış bilgilere inanan kişiler, elektrikli araç politikalarına daha az destek veriyor ve gelecekte bir EV satın alma ihtimallerini düşük görüyor. İlginç şekilde, ABD’de 2.100 kişiyle yapılan ayrı bir araştırma, elektrikli araç sahiplerinin de bu tür yanlış bilgilere neredeyse aynı oranda inandığını gösterdi. Bu durum, yanlış bilgilerin ne kadar yerleşik hale geldiğini gözler önüne seriyor.
Eğitim Değil, Güvensizlik Etkili
Araştırmada, kimlerin EV yanlış bilgilerine daha yatkın olduğunu anlamak için çeşitli etkenler incelendi. Sonuçlar, “komplo zihniyetine” sahip bireylerin – yani toplumda gizli gündemlerin yaygın olduğuna, kurumların güvenilmez olduğuna inananların – bu tür yanlış bilgilere daha kolay inandığını ortaya koydu.
Öte yandan, ilerici siyasi ve çevreci görüşlere sahip bireylerin yanlış bilgileri benimseme olasılığı daha düşüktü. Bilimsel bilgi düzeyi ya da eğitim seviyesi ise bu konuda belirleyici bir faktör değildi. Bu da, yanlış bilgiye olan inancın bilgi eksikliğinden değil, kurumsal güvensizlikten kaynaklandığını gösteriyor.
Umut Veren Sonuçlar: Bilgiye Erişim Fark Yaratıyor
Araştırmanın bir diğer bölümünde, ABD’deki farklı katılımcı gruplarına iki tür müdahale uygulandı. Bir grup ChatGPT ile elektrikli araçlara dair yanlış bilgiler üzerine sohbet etti, diğer grup ise ABD Enerji Bakanlığı’nın hazırladığı geleneksel bir bilgi formunu okudu. Üçüncü grup ise herhangi bir müdahale almadan kontrol grubu olarak değerlendirildi.
ChatGPT veya bilgi formuyla etkileşime giren grupların, yanlış bilgilere katılım oranları belirgin şekilde daha düşük çıktı. Bu etkiler, 10 gün sonra yapılan takip anketinde de devam etti. Önemli bir detay ise, ChatGPT’nin elektrikli araçlarla ilgili hiçbir yanlış bilgi üretmemiş olmasıydı.
Yanlış Bilgiyle Mücadelede Çift Yönlü Strateji Gerekli
Araştırmacılar, elektrikli araçlara dair yanlış bilgilerin Batı ülkelerinde ciddi bir zemin kazandığına dikkat çekiyor. Bu yanıltıcı bilgilerle mücadelede sadece bireylerin eğitilmesi yetmiyor; aynı zamanda kasıtlı olarak yanlış bilgi yayanların da sorumlu tutulması gerekiyor.
Uzmanlar, kamuoyunun dayanıklılığını artırmak için kanıta dayalı bilgi kaynaklarının yaygınlaştırılması gerektiğini belirtiyor. Bu amaçla, ChatGPT gibi erişilebilir yapay zeka araçları, yanlış bilgilerin etkisini azaltmada önemli bir rol oynayabilir.
