Cumartesi, Aralık 6, 2025

İklim Krizine Çözüm İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şart

Yeni bir araştırma, iklim değişikliğine uyum sağlama ve bu değişikliği hafifletme süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin merkezi bir rol oynadığını ortaya koyuyor.

Uluslararası Uygulamalı Sistem Analizi Enstitüsü (IIASA) tarafından yapılan çalışmaya göre, kadınların karar alma süreçlerine, finansmana ve eğitime erişiminin sınırlı olduğu toplumlar, iklim krizine karşı çözüm üretmekte zorlanıyor. Sulama ve ekim nöbeti gibi somut önlemlerden enerji dönüşümüne kadar pek çok alanda kadınların etkin rol alması, daha etkili ve adil çözümler geliştirilmesini sağlayabilir.

Nature Climate Change dergisinde yayımlanan araştırma, iklim risklerini anlamak için kullanılan senaryoları mercek altına alarak toplumsal cinsiyet eşitliği eğilimlerinin, iklim değişikliği karşısında toplumların gelişim yollarını belirlemede kritik bir unsur olduğunu vurguluyor. Araştırmacılar, eğitime, iş gücüne ve finansal hizmetlere eşit erişimin, sürdürülebilir çözümleri hayata geçirmede kilit rol oynadığını belirtiyor.

Kadınların Güçlendirilmesi, Enerji Dönüşümünü Kolaylaştırıyor

Araştırmanın başyazarı ve IIASA Enerji, İklim ve Çevre Programı araştırmacısı Marina Andrijevic, toplumsal cinsiyet eşitliği ile iklim eylemi arasındaki güçlü bağın, geleneksel iklim araştırmalarında genellikle göz ardı edildiğini söylüyor. “Kadınların karar alma mekanizmalarında, iş gücünde ve yükseköğrenimde eşit fırsatlara sahip olması, enerji dönüşümünü daha adil ve etkili hale getirir.” diyen Andrijevic, bu sürecin ancak kapsayıcı politikalarla mümkün olabileceğini vurguluyor.

Araştırma, iklim değişikliğinin hafifletilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği arasındaki ilişkiye de dikkat çekiyor. Fosil yakıtlardan uzaklaşmanın, toplumun farklı kesimleri üzerinde farklı etkiler yarattığı belirtiliyor. Örneğin, kömür madenciliği gibi sektörler çoğunlukla erkeklerin çalıştığı alanlar olup, kadınlar genellikle ücretsiz veya kayıt dışı işlerde destekleyici roller üstleniyor. Yenilenebilir enerjiye geçiş ise bu dinamiği değiştirmek için bir fırsat sunuyor. Doğru politikalarla daha fazla kadının iş gücüne katılımı sağlanabilir, bakım emeği daha adil paylaşılabilir ve temiz bir ekonomiyle birlikte daha eşit çalışma koşulları oluşturulabilir.

Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği, Krizlere Karşı Dayanıklılığı Zayıflatıyor

Araştırmacılar, kadınların fırsatlardan mahrum bırakılmasının, toplumların krizlere karşı dayanıklılığını zayıflattığını belirtiyor. “Kadınların ilköğretime erişiminden, hükümette söz sahibi olmalarına kadar her alandaki fırsat eşitsizliği, toplumların iklim değişikliği gibi krizlere yanıt verme kapasitesini düşürüyor” diyen Andrijevic, sosyal ilerlemenin iklim direncini şekillendirmede hayati rol oynadığını ifade ediyor. Toplumsal normlar da iklim değişikliğine uyum sürecinde ek zorluklar yaratıyor. Kadınlar, kuraklık dönemlerinde yetersiz beslenme, su toplarken hastalıklara maruz kalma ve anne sağlığına yönelik tehditler gibi özel risklerle karşı karşıya kalıyor. Öte yandan, erkekler sel ve fırtınalardan daha fazla etkilenirken, sıcak hava dalgalarına bağlı iş stresi, ekonomik sıkıntılar nedeniyle depresyon ve intihar riski gibi sorunlarla karşılaşıyor.

Adil Bir Gelecek İçin Farklı Senaryolar Düşünülmeli

Araştırmacılar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin iklim değişikliği ile bağlantısını anlamanın, risklerin yoğunlaştığı bölgeleri belirleyerek doğru müdahaleleri geliştirmek açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguluyor. “Toplumların gelecekte nasıl evrileceğini anlamadan, krizlere nasıl yanıt verebileceğimizi de tam olarak kavrayamayız” diyen uzmanlar, toplumsal adalet ve fırsat eşitliğinin merkezde olduğu senaryolar kadar, derinleşen eşitsizlikleri de dikkate almanın önemine dikkat çekiyor.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Daha fazlası...