New York’ta bu yıl düzenlenen Climate Week NYC 2025, belirsizliklerle dolu küresel gündeme rağmen rekor katılımla gerçekleşti.
New York’ta bu yıl düzenlenen Climate Week, dünyanın dört bir yanından gelen liderlerin, şirket temsilcilerinin, aktivistlerin ve şehir yönetimlerinin buluştuğu bir sahneye dönüştü. Rekor katılım vardı; yüzlerce etkinlik, paneller ve yürüyüşlerle kent bir hafta boyunca iklim krizinin kalbine odaklandı. Fakat herkesin kafasındaki aynı soru yankılandı: “Verilen sözler ne zaman somut adımlara dönüşecek?”
Açılışta Climate Group CEO’su Helen Clarkson, “Bugünkü davranışlarımız gelecek kuşakların yargısı olacak” diyerek salona güçlü bir mesaj bıraktı. Onun vurguladığı beş ilke -insana öncelik, sorumluluk, vatandaşların sesi, dürüstlük ve fosil yakıtlarla gerçekçi yüzleşme- aslında tüm haftanın özetiydi. Ardından Bahamalar Başbakanı Philip E. Davis sahneye çıktı ve şunları söyledi: “Artık küçük adımlar değil, dönüşümsel değişim zamanı. Bu, bizim anımız.”
Sektör Mesajları Dikkat Çekti
Sektörlerden gelen mesajlar da dikkat çekiciydi. Saint-Gobain CEO’su Benoit Bazin, yapı sektöründe geliştirilen teknolojilerin artık sadece deneysel değil, ölçeklenebilir olduğunu anlattı. Siemens yöneticileri ise yapay zekânın enerji sistemlerini dönüştürmedeki rolünü vurguladı; artık bir lüks değil, zorunluluk olduğunun altını çizdiler.
Panellerde iklim adaleti, biyolojik çeşitlilik ve net sıfır hedefleri tartışıldı. Özellikle doğa temelli çözümler panelinde, ormanların yalnızca karbon yutağı değil; aynı zamanda yerel toplulukların yaşam kaynağı ve biyolojik çeşitliliğin sigortası olduğu hatırlatıldı. Net sıfır oturumunda ise şirketlerin hâlâ tedarik zincirindeki (Scope 3) emisyonları görmezden geldiği eleştirileri öne çıktı. Sokaklarda da ses yüksekti. Aktivistler, milyarderleri ve büyük şirketleri hedef alan pankartlarla yürüdü: “Make Billionaires Pay.” Bu, yalnızca politikacıların değil, finans dünyasının da sorumluluk almadan kaçamayacağına işaret ediyordu.
Tablo Net mi?
BM İklim Şefi Simon Stiell ise tabloyu şöyle özetledi: Paris Anlaşması hedefleri için mevcut hız yetersiz, ancak özel sektörün yeşil dönüşüme giderek daha fazla yatırım yapması umut verici. Yani manzara karışık: umutla uyarı yan yana ilerliyor. Bu yılki Climate Week’in en önemli çıktısı, iklim krizine dair söylemin artık “geleceğin planları” değil, “bugünün zorunlulukları” üzerinden şekillenmesiydi. Dünyanın dört bir yanından gelen sesler, farklı tonlarda aynı şeyi söylüyordu: Zaman daralıyor, sözler yetmiyor, eylem şimdi başlamalı.